Bazen hiç hesaplamadığınız şeylerle karşılaşırsınız hayatta. Bu her zaman “Evdeki hesap çarşıya uymaz” şeklinde açıklanamaz. Çünkü bazı şeyler hesapsız, kitapsız denilen bir biçimde çıkar karşınıza.

Aldığım karar gereğince, 4 Mart 2023 tarihinde bir seyahate çıkıp Kastamonu’nun bütün ilçelerini dolaşıp Ünye’ye dönmekti niyetim. Çünkü Karadeniz’e ait 197 ilçenin tamamını gezip, aldığım notlar ışığında ziyaret ettiğim yerler hakkında yazı yazmaktı.
İlk olarak, Merzifon’da Merzifon Bilgi Gazetesine uğramaktı niyetim. Çünkü o gazetede de yazılarım çıkıyordu. Hazır yolumun üzerindeyken uğramadan geçmek olmazdı. 
Merzifon Bilgi Gazetesi bürosuna girdiğimde beni kimse tanımıyordu. Yazı yazmaya başlamam bir arkadaşım sayesinde olduğundan ilçede adı var kendi yok hükmündeydim.
Gazeteden içeri girdiğimde adının sonradan Bilal Güley olduğunu öğrendiğim beyefendi ile karşılaştım. Tabii daha önce tanışıklığımız yoktu. İsmimi söyleyince durum değişti haliyle. Gazetenin yazarlarından biriydim neticede.
Bilal Bey ile kısa bir sohbetin ardından yoluma kaldığım yerden devam edecektim ki Bilay Bey bana “Osmancık haber” gazetesine de uğrayacak mısın” dedi. Ben de “Orada kimseyi tanımıyorum” dedim. Bunu üzerine bir telefon ile Selma Çetindere Hanımefendi’yi aradı. Sonra bana dönerek “Onunla görüşürseniz ilçe hakkında bilgi alırsınız” dedi.
Benim planımda Merzifon’dan sonra yola devam etmek vardı. Ancak Bilal Güley Bey’in tavsiyesine uyarak Osmancık’ta mola verdim. Bir şekilde Selma Çetindere Hanımefendi’yle karşılaştık.
Daha önce Osmancık Belgeseli ve Osmancık ile ilgili yazılardan tanıdığım bu şirin ilçeyi biraz daha yakından tanıma fırsatı bulacaktım. Bu durumda o geceyi Osmancık’ta geçirmem gerekiyordu ve Osmancık Öğretmenevi benim konaklama yerim oldu.
Selma Hanım zamanın verdiği imkânlar dâhilinde Osmancık ile bilgiler veriyor ben de not alıyordum. Bir ara içimden “İyi ki bu ilçeyi az da olsa yakından tanıma fırsatım oldu” diye geçirdim. O gece orada kalacağım için şehri gezmekte acele etmiyordum.
Selma Hanım’ın kısa anlatımlarından bile Osmancık belgeselleri ve Osmancık üzerine yazılmış yazılardan daha çok şey öğreniyordum. Martın ilk haftasıydı ve soğuk sayılabilecek bir iklimi vardı. Belki benim alışık olmadığım bir iklimdi. 
Selma Çetindere Hanım ile mekân olarak gezilecek olan yerleri gezdik. Beni tanıştırdığı kişiler oldu. Onların sohbetlerinde de Osmancık hakkında bazı şeyler öğreniyordum. Bazen kitapların verdiği bilgilerin bir şehri tanımaya kâfi gelmiyordu. En büyük öğretmen halk idi. Ben de orada tanıştığım daha doğrusu Selama Hanım’ın tanıştırdığı kişiler sayesinde farklı şeyler öğreniyordum.
Mümkün olduğu kadar verimli saatler geçirdik. Sabahleyin ise önce Kargı, daha sonra da Saraydüzü, Boyabat üzerinden Hanönü ilçesine ulaşmaktı niyetim. Kastamonu’ya Hanönü’yle giriş yapacaktım.
Tabi dokuz gün süren bu seyahatim sonucunda sayfalar dolusu notlar aldım. Sadece Merzifon ve Osmancık’ı bir rehber eşliğinde dolaştım.
Basınla yaklaşık 40 senelik aşinalığı olan biri olarak diyebilirim ki Selma Çetindere Hanımefendi Osmancık için bir şans. Çünkü yerel basın bulunduğu yeri hem gözü hem de kulağıdır. Daha doğrusu oranın bir tercümanı hatta oranın ruhunun temsilcisidir. 
Daha sonra Osmancık ile ilgili farklı kaynaklara da yöneldim. Şunu gördüm ki başlı başınca üzerinde durulması gereken bir ilçe. Sadece tarihi, coğrafi yapısıyla değil, bütün mevcudiyetiyle masaya yatırılması gereken bir şehir.
Kısaca bir gönül şehri...
Teşekkürler Selma Hanım. Kısa sürede Osmancık gibi bir gönül şehrini bana tanıttığın için.