Eskiden iletişim bu kadar yaygın değildi. Köylerimizde elektrik olmadığı için, dolaysıyla elektriğe bağlı elektronik aletlerden televizyon, bilgisayar, CD çalarlarda yoktu.

Bütün bunların yerini pilli radyolar ve tek tük plak dinlemekte kullanılan pikaplar alıyordu. O da lükstü. Yani her evde bulunmazdı. Genelde Almanya’da oğlu-kızı olanların evinde bulunurdu. Köy yerinde evinde radyosu olan şanslıydı. Bu nedenle ajansları dinleyebilmek için radyosu olan eve gidilir veya olmadı radyo evin avlusuna getirilir orada toplu olarak dinlenirdi. Kimseden çıt çıkmazdı. Diğer taraftan pili bitmesin diye gereğinden fazla kullanılmazdı. Rahmetli babacığımın gaz lambası aydınlığında her akşam saat 22.00 de yayınlanan meclis saatini ve arkası yarımları pür dikkat dinlediğini hiç unutamam. 

38 sene önce Kargı ilçesi - Koyunkıran köyünde göreve başladığımda bende pilli bir radyo aldım. Sabahtan gece 12’lere kadar elimden düşmezdi. Antenine bağladığım bakır tellerle FM kanalını daha iyi çekmesi için uğraşır dururdum. Kim bilir o zamanlarda elektrik, telefon, ulaşım olmayan mahrumiyet bir köyde en yakın arkadaşım o idi. Gündüzleri bir elimde radyo bir elimde kitap köyün çevresindeki tepelerde turlardım. Bazen de (rahmetli babacığımı hasta yatağında bırakıp gitmem nedeniyle) dinlediğim müziğin etkisinde kalır hüngür hüngür ağlardım. Ağlamakta insana bazen mutluluk verirdi. Özellikle cumartesi – pazar günlerini iple çekerdim. Çünkü bu günlerde TRT FM, Amerika’nın sesi radyosu, Kıbrıs bayrak radyosu, Kerkük radyosu, İran radyosu, Budapeşte radyosu gibi radyolardan istek parçaları yayınlanırdı. Anadan- babadan… ayrı kalmanın ve gençliğin etkisiyle arabeskleri, hüzünlü türküleri dinlemeyi pek severdim. Ayrıca bu radyo kanallarına mektup yazar, istekte bulunurdum. İstediğim parça radyo da yayınlanınca da ayrı bir mutluluk duyardım. Diğer taraftan o zamanlarda bazı radyo kanallarında mektup arkadaşlığı diye programlar yapılırdı. Bu vesile ile bende birçok kişiyle mektuplaşırdım. Bazıları özel şiir isterdi. Bende gıyaben şiir yazar gönderirdim. Sonradan teşekkür mektupları gelirdi. Köyde en çok mektup bana gelince, muhtar ‘Mahir bey postane sana çalışıyor’ diye takılırdı.

Şimdi artık pilli radyo devri kapandı. Bunların yerini televizyonlar, MP3, CD çalarlar, cep telefonları aldı. Ama ben bir sivil savunmacı olarak, HERKESİN EVİNDE PİLLİ RADYO BULUNMASINI ŞİDDETLE TAVSİYE EDİYORUM. Normal zamanların dışında olası depremlerde haber alma açısından çok önemlidir. Çünkü bu dönemlerde elektrikler kesileceği için televizyonlar, internetler çalışmayacaktır. Dolaysıyla deprem ve akıbeti hakkında en kolay bilgi radyo aracılığıyla alınacaktır. Bizim evde bulunur ve zaman zaman zevkle dinleriz. Özellikle kısık sesle, müzik, sohbet eşliğinde uyumanın ayrı bir zevki vardır.

Netice olarak teknoloji baş döndürücü bir hızla değişiyor. Bu değişim sürecinde düne ait ne varsa alıp gidiyor. Örf ve adetler unutulan tarih oluyor. Çünkü biz anne-babalar çocuklarımıza gereği gibi geçmişimizi anlatamıyoruz. Daha doğrusu anlatmak istesek te çocuklarımızın dünyasıyla bizlerin dünyası uyuşmuyor. Diğer taraftan örf ve adetlerimiz yazılı ve görsel basında istenilen seviyede yer almadığı için yaşlılarımızın ölümüyle beraber hafızalarımızdan bir bir siliniyor. ‘Geçmişi iyi okumayan milletler, geleceği inşa ederken hata edebilirler’ sözü sırrınca KEŞKE: Bedenen yaşlı ama ruhen genç olan değerlerimizin kadri kıymetini bilebilsek. Eğitim alanında onlardan istifade edebilmenin yollarını arayabilsek. Onları zaman zaman okullarımıza davet edebilsek. Sabır ve şükürden yavaş yavaş uzaklaşan, her şeyi beleş bulup doyumsuzlaşan çocuklarımıza onların ağzından sıkıntılı hayat hikâyelerini dinletebilsek. Kim bilir belki de çocuklarımız, en basit olarak bizim evde EL CD EKRAN TELEVİZYON NİYE YOK, BANA ÖZEL BİLGİSAYAR YOK diye kendilerine dert edinmez…  (Dün akşam yolda yürürken 6 -7 yaşlarında iki çocuk birbirleriyle konuşurken, bir diğerine FB 2-0 yenildi diye strese benim gibi strese girdin mi hiç? Diye soruyor.)


TAVSİYE: 50 yılın birikimi olan, muhtevasında 660 adet farklı nükteli nasihatin yer aldığı Mahirane Söylemler ve –hikâyeden şiire sızan- Susamak kitaplarımı mutlaka okumanızı ve evlatlarınıza okutmanızı samimi olarak tavsiye ediyorum. Yukarıdaki telefondan bana ulaşabilirsiniz.

*
 Radyolar, teypler, televizyonlar, internetler derken,
 Kim bilir gelecekte torunlarımızı daha neler neler bekler… 
 Doğrusu maziyi unutmadan, atide yerimizi alabilmekte hüner…          
*
Televizyonlar evlerimize girmeden önce, radyolar pek kıymetliydi
İnternetler dünyamıza girince, radyolar gibi televizyonlarda incindi