Hayatım boyunca kimsenin hakkına ve hukukuna yönelik dolaylı veya doğrudan hiç girişimim olmamıştır. 

20 yıllık öğretmen olarak, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı devletimizin çeşitli okullarında, hemen hemen bine yakın meslektaşım ile görev yaptım, hiçbir meslektaşımın hakkına ve hukuk alanına, herhangi bir kul hakkına sebebiyet verecek doğrudan veya dolaylı yoldan, art niyet düşünerek hiçbir girişimim olmamıştır.

TEK HEDEFİM: BİLİM

Hayat felsefem; meslektaşlarımın başarıları ile uğraşmak değil, onların başarılarını kıskanmak, hasetlik ve fesatlık yapmak değil, kendi şahsımı ilimin ve bilimin ışığında geliştirmek olmuştur. 

Kimsenin yoluna taş, takoz koymakla vaktimi boşa harcamadım. 

Tabii ki meyve veren ağaç taşlanır. 

Kişilerin başarıları ile uğraşan çok olmuştur, varsın olsun. 

“Su akar, yolunu bulur”. Onların da huyu, başarıdan anladıkları, başkalarını engellemek. 

Ne yapacaksın, herkes kapasitesi dahilinde hareket eder.

BAŞÖĞRETMENLİK HAKKIM VE EŞİTLİK İLKESİ

2011 yılında doktoramı tamamlamış, 12 yıldır da doktoralı bir öğretmen olarak görevimi başarılı şekilde yapmaya ve her gün kendimi bilimsel olarak güncellemeye ve başarılarıma daha da başarı katmak ve öğrencilerime alanımda daha da faydalı olabilmek için çalışıyorum. 

Bundan dolayı çok mutluyum, çok şükür.

Sayın MEB; benimle aynı yıl doktora mezunu olan, hatta benden sonraki yıllarda doktora mezunu olan kişiler şu an başöğretmenlik haklarını almış olduğu halde, halen benim başöğretmen olamamış olmam… 

İşleyiş içinde çelişki anlamına gelmez mi?

Hak ve hukuk, eşit şartlarda herkese vardır. 

Anayasanın eşitlik ilkesi ortada iken; hatta bu konuda hakkımı aramak için mahkemeye gitmiş olmama rağmen, halen başöğretmenlik hakkımı alamamış olmam, kurum içinde haksızlık ve adaletsizlik anlamına gelmiyor mu? 

Eşit öğrenim durumuna, eşit hak anlayışı çerçevesinde hakkaniyet gözetilerek başöğretmenlik düzenlemesinin yeniden gözden geçirilmesi ve benim gibi hak kaybı yaşayanların haklarının iade edilmesi gerekmez mi?

EKYS = EK DERS CEZA SİSTEMİ

Bilim ve sanat merkezinde görev yapan kadrolu bir öğretmen olarak iki yıl önce yöneticilik sınavlarına girmiş olmamdan dolayı, müdür beyler tarafından zamanlaması çok manidar bir şekilde alelacele elimden ek derslerim alındı.

“Ek derslerimi geri istiyorum” diyip dilekçe verdiğimde de sözlü beyan ettikleri gerekçenin arkasında durulmadı. 

Sözlü olarak beyanları ile çelişkili, alakasız ve konunun çok dışında yazılı cevaplar vererek ek derslerimi geri vermediler. 

Geçen yılım böyle geçti ne yazık ki…

Geçen yıl da, sene başında verilen ders programı ile, adeta maaş karşılığı ders saatimi dolduramayacak şekilde ders yükümü azalttılar. 

“Atölye açmak istiyorum” diye dilekçe verdim. 

Eylül ayında açılması ve planlaması gereken atölyeler eğitim-öğretim yılının yarısı neredeyse bitmişken neden sonra, aradan aylar geçtikten sonra ancak 30 saate tamamlandı. 

O da türlü bahanelerle sadece bir ay sürdü. 

Ardından yine azaltılmış ders saatiyle seneyi tamamladık.

Yani, EKYS’ye girmiş olmamla eş zamanlı ek derslerimin elimden alınması uygulamasıyla öğrencilerim, maalesef mevcut alan uzmanı öğretmenlerinden alması gereken matematik derslerini alamadı. 

Geçen sene ikinci dönem ortasında, aniden, pat diye öğretmen değişikliğine gidilmesinden dolayı da öğrencilerimin mağduriyet yaşamalarına neden olundu maalesef…

Sayın MEB: Öğrencilerimin hakkı ve hukuku ne olacak?

BİR GAZETECİ VE BİLİM İNSANI OLARAK TORPİL SİSTEMİNE KARŞIYIM

Yöneticilik yazılı sınav ve mülakatını kazandığım halde, bilim ve sanat merkezinde iki tane yönetici ihtiyacı olmasına rağmen, kurumumuzun ismi münhal listelerinde yer almadığından tercihte bulunamadım. 

Kurum dışından bir yönetici görevlendirildi, yönetici olmam engellendi ve liyakat sistemine bağlı olarak değil, torpil sistemi ile hareket edildi...

Hatta bu torpilli arkadaşın ataması dahi yapıldı, geçtiğimiz günlerde...

HAL BÖYLE İKEN HAKKIMDA SORUŞTURMA

Bilim ve sanat merkezinde kadrolu olarak görev yapan doktoralı ve yöneticilik hakkı kazanmış bir öğretmen olarak yönetici olma talebime dair vermiş olduğum dilekçelerime rağmen kurumumuza, dışarıdan, bilsemle alakası olmayan, ahbap çavuş ilişkisiyle bir yönetici görevlendirmesi yapıldı.

Hal böyle olunca, bir gazeteci, bir öğretmen ve bir bilim insanı olarak haksızlığı, liyakatsizliği, adaletsizliği ve hukuksuzluğu eleştirdiğim köşe yazılarımda torpil ile liyakat karşılaştırmaları yaptım. 

Bu yazılarımın içinden adeta cımbızla bazı ifadeler alınmış, asla kastetmediğim manalarda tarafıma suç isnad edilmiş ve müdür beylerden bazılarının şikayeti üzerine hakkımda soruşturma başlatılmış olduğunu il teftiş kurulu üyelerinin şahsıma sözlü olarak bildirmeleri üzerine öğrendim.

Torpil göbek atsın,

Liyakat soruşturma görsün...

OLAYIN BENİM AÇIMDAN SEVİNDİRİCİ TARAFI

Bu süreç boyunca, yazmış olduğum ve şahsen uğramış olduğum haksızlıklar noktasında, liyakat değil, torpil ile yönetici görevlendirme ve ek derslerimin elimden alınması ile öğrencilerimin mağduriyetleri noktasında ifadeler kullandım.

Görev yaptığım il bünyesinde, kadın öğretmenlerin yönetici haklarını savundum ve yine görev yaptığım il bünyesinde başörtülü kadın öğretmenlerin yönetici olabilme haklarını savunma noktasında neden yöneticiliklerin tamamen erkek egemenliği altında olduğunu eleştirdim.

Bu konuda benim tespitlerim madem yanlış bulunmuş, ben de bu istatistiki bilgilerin ayrıntılı şekilde araştırılıp tarafıma bilgi ve belgelerinin yazılı olarak verilmesini talep ettim.

İstatistiksel bilgide yanıldığımı düşünmesem de…

Keşke, bu soruşturma dört başı mamur bir şekilde sayın MEB tarafından hakkaniyetli bir soruşturma olarak yapılmış olsaydı...

Çünkü daha ciddi bilimsel meseleler varken ayak oyunlarından ve göstermelik, tek taraflı, hiçbir anlam ifade etmeyen soruşturmalardan bıktım usandım...

Her zaman adalet ve hukuktan yana biri olarak makamlara liyakat sahibi kişilerin gelmesinden yanayım.

Başım dik, alnım açık. Her zaman liyakatimin verdiği güçle, hakkımın ve yazdıklarımın arkasındayım.

Sayın MEB;

İlim, bilim ve liyakatimin verdiği güçle, başım dik, alnım açık şekilde Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğüne talibim...

Artık müdürlük makamlarının köy kahvesi görüntüsünden rahatsızlık duymak yerine...

Devletin makamlarında kadın-erkek eşitliği istiyorum...

Kadınların MEB'de sadece yönetilen ve ırgat muamelesine layık görüldüğü, sırf yönetici olmak istiyorum diye müdür beyler tarafından mobbinglere maruz kalmak istemiyorum...

Başarı bende, ilim bende, bilim bende, liyakat bende.

Makamlar ise erkek egemenliği altında ve torpillilerin elinde...

Makamlara liyakat sistemi gelecekse...

Adeta mobbinglerin başkenti haline gelmiş Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğünden başlamak suretiyle, şahsımın İl Milli Eğitim Müdürü olarak atamasının yapılmasıyla liyakatin startı verilmelidir...

Aksi halde liyakat yine çöp, yine sadece lafta…

Torpil ise yine baş tacı olmaya MEB'de devam edecektir.

Göstermelik başarılarla değil, “Ben değil başkası çalışsın ama benim namım yürüsün” takiyesiyle değil, elle tutulur gözle görülür gerçek ilim ve bilimsel başarılar için tekrar tekrar ve gerçek gerçek söylüyorum, Sayın MEB; başım dik, alnım açık şekilde Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğüne atamamın yapılmasına talibim...

2023-2024 Eğitim-Öğretim yılının torpil ve mobbing yılı değil; liyakat, ilim, bilim ve başarı yılı olmasını istiyorum.

Saygılarımla.