Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarmış. Birden çocuk ayağı takılıp düşüyor ve canı yanıp ‘AHHHHH’ diye bağırıyor. İleride bir dağın tepesinden ‘AHHHHH’ diye bir ses duyuyor ve şaşırıyor. Merak ediyor ve ”Sen kimsin?” diye bağırıyor.

Aldığı cevap ‘Sen kimsin?’ oluyor. Aldığı cevaba kızıp, ”Sen bir korkaksın!” diye tekrar bağırıyor. Dağdan gelen ses ‘Sen bir korkaksın!’ diye cevap veriyor.
Çocuk babasına dönüp ”Baba ne oluyor böyle?” diye soruyor.

”Oğlum” der babası, ”Dinle ve öğren!” ve dağa dönüp ”Sana hayranım!” diye bağırıyor. Gelen cevap ”Sana hayranım!” oluyor. Baba tekrar bağırıyor,

”Sen muhteşemsin!” Gelen cevap; ”Sen muhteşemsin!’. Çocuk çok şaşırıyor, ama halen ne olduğunu anlayamıyor. Babası açıklamasını yapıyor:

”İnsanlar yankı derler, ama aslında bu yaşamdır. Yaşam daima sana senin verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığımız davranışların aynasıdır. Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev! Daha fazla Şefkat istediğinde, daha şefkatli ol!

Saygı istiyorsan insanlara daha çok saygı duy. İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sen de daha sabırlı olmayı öğren.

Bu kural yaşamımızın bir parçasıdır, her kesiti için geçerlidir.

” Yaşam bir tesadüf değil, yaptıklarınızın aynada bir yansımasıdır. (Alıntı)

HAYATIN İÇİNDEN

Dün, İstanbul’da yaşadığım Anadolu yakasındaki Göztepe’den çift maske takarak Metrobüsle Mecidiyeköy’e gittim. Mecidiyeköy’den Osmanbey’deki dişçime kadar yürüdüm. Aman Allah’ım, korkunç bir insan seli içinde, 72.5 millet arasında sanki Orta Asya’da İpekyolu seyahatine çıkmış gibi oldum.

Ortadoğu’da oynadığımız yanlış bir kumar sonucu yaklaşık 8-9 milyon Suriye’li göçüne maruz kalınca etnik yapımız altüst olmuştu. Ardından Orta Asya’dan, Balkanlardan ve Afrika’dan korkunç bir istilaya maruz kalınca aşağıdaki ağıt dörtlükle

öfkemi ve korkumu şöyle dile getirmiştim.

Orta Doğudan, Balkanlardan ve de Asya’dan,

Kavimler göçü başladı eyvah Paganlardan,

Yolgeçen hanına döndü güzelim Anadolu,

Hayra alâmet değil bu göç, bıktık insanlardan! (Mehmet Özata)

Sonra Bektaşi dedesi gibi ellerimi havaya açarak Tanrı’ma şöyle seslenmiştim.

Tanrım, nasıl yarattın bunca insanı tip, tip?

Uslarında nasıl fark yarattın ey yüce Sahip? (Us= Akıl)

Hikmetinden sual olmaz ama, neydi muradın?

Hepsi başka bir alem, hepsi başka bir garip… (Mehmet Özata)

Şark’ta yani İslam aleminde, plansız, programsız daha çok cehalete dayalı bu nüfus artışı devam ettikçe dünya sahnesinde batının parmağında oynattığı figüran rolünden sıyrılamayız.

ŞİMDİ SÖZ BİLGE BAADDİN’DE;

1-Keşke doğmadan önce bi senaryoyu okusaydık, iyiydi!

2-Hacettepe Üniversitesi Rektörü Profesör, hızlı trenlerde mescit yapılmasını istemiş. DDY’da (Devlet Demir Yolları) virajlarda kıbleyi tutturamayız, denk getiremeyiz diye kabul etmemiş!

“Bu nasıl bir cehalet? Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor Ya Rabbim!”

3- Büyük İskender’in öldükten sonra yapılmasını istediği üç isteği. 1) Tabutumu en iyi doktorlar taşısın. En iyi doktorların bile ölüme çare bulamayacağı anlaşılsın. 2) Servetimi sokaklara saçın, dünyada kazanılan paranın dünyada kaldığı görülsün. 3) Bir elimi tabuttan sallandırın, elim boş gittiğim görülsün.

4—Hiçbir korkuluğu Kurt suretinde yapmamışlar. Ayı ve Leopar gibi de yapmamışlar. Zannederim ki, insandan daha korkuncunu bulamamışlar.

5—Bilgisayarda sanal dünyanın esiri olduğu için insan içine çıkmayan çocuk annesine soruyor, “Beni internetten mi indirdin anne?” “Hayır seni internetten indirmedim, seni doğurdum.”

seni 100.TL.’na mitinge getiren partinin, aslında seni 100.T.L.’na muhtaç hale getirdiğini fark edememektir. 12 /8/22 Mehmet Özata