İnsanların çevreye sahip çıkma isteği artıkça madencilik uygulamalarında atık yönetimi giderek daha önemli hale geliyor.

Atıklar, önemli miktarda katı parçacık ve kimyasal madde içeren, cevher çıkarma veya zenginleştirme işleminden sonra oluşan kalıntılardır.

Geleneksel olarak atıklar, atıkların suyla birlikte ve boru hatları aracılığıyla atık barajlarına veya havuzlarına boşaltıldığı ıslak biriktirme yoluyla bertaraf edilir.

Ancak bu ıslak bertaraf yöntemi, su kaynağı israfı ve atık barajı arızalarının olası riskleri gibi çevre ve güvenlik sorunlarını beraberinde getirmektedir.

2010 yılına ait tahminler, dünya çapındaki atık barajlarının toplam sayısının 4 bin’den fazla olduğuna işaret ediyor.

Atık barajı arızalarının sayısı, aşırı yağışlar veya depremler gibi olağandışı şiddetli hava koşulları, atık barajının tasarım kapasitesinin üzerinde aşırı yüklenmesi ve zayıf baraj yönetim teknikleri nedeniyle son yıllarda artmıştır.

Dünyanın dört bir yanından gelen son felaket haberleri, geleneksel maden atık suyu yönetimiyle ilişkili risklerin olduğunu fazlasıyla gösteriyor.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) raporu, çeşitli endüstriyel ihtiyaçlar için gerekli olan mineralleri ve metalleri sağlamak amacıyla madencilik üretimi küresel olarak artarken, ulusların ve şirketlerin atık barajı güvenliğine acilen yönelmesi gerektiğini belirtiyor.

Bir araştırmaya göre, 2008-2017 yılları arasında maden atık barajının çökmesi nedeniyle 340’tan fazla kişinin öldüğü, evlerin harap edildiği, nehirlerin kirlendiği, balıkçılığın mahvolduğu ve içme suyunun kirlendiği tahmin ediliyor.

Konu uzmanları, madenlerde ve atık barajlarında meydana gelen kazalar sebebiyle sigortacılık sisteminin zorunlu olmasını ve sigorta firmalarının denetlemesine güvenmek gerektiğini belirtiyorlar.

Fakat “ıslak atık bertarafı” barajlarının başarısızlığına karşı sigorta sağlamanın bir yolu olmadığını da söylüyorlar.

Sonuç olarak, gelecekteki tüm atık barajlarının atıklarının “kuru stok imhası” yoluyla depolanmasını öneriyorlar.

Atık kuru istifleme teknolojisi, madencilik atıklarını işlemek için son yıllarda gelişmiş ülkelerde kullanılan bir yöntemdir.

Atık kuru istifleme teknolojisinin amacı, artıkları susuzlaştırarak kuru veya yarı kuru katıların boşaltılmasını sağlamaktır.

Bu, su kaynaklarına olan talebi azaltır, su kirliliği riskini azaltır ve atık barajı arızalarıyla ilişkili potansiyel tehlikeleri en aza indirir.

Atık kuru istifleme teknolojilerinden bazıları şunlardır:

1. Santrifüjlü susuzlaştırma: Suyu atıklardan ayırmak için santrifüjlerin kullanılması ve suyun geri dönüşümünü sağlarken beton harcı kıvamında nispeten kuru katı atıklar üretilmesini içerir.

2. Filtrasyon susuzlaştırma: Kuru atık oluşturmak için suyun filtreleme elekleri veya basınçlı filtreleme cihazları yoluyla atıklardan ayrılması işlemini kapsar.

3. Eleme ve kurutma: Atıkları farklı parçacık boyutlarına ayırmak için eleme ekipmanlarının kullanılması ve kurutmayı sağlamak için parçacıklardaki nemin hava veya başka yollarla buharlaştırılması işlemlerini içerir.

4. Düşük geçirgenlikli istifleme: Su sızmasını azaltmak için atıkların istifleme yöntemini ve eğimini ayarlamak, atıkların istifleme işlemi sırasında doğal olarak kurumasını sağlama yöntemidir.

5. Oksidasyonlu kuru istifleme: Atıkların susuzlaştırma ve kurutmaya daha uygun hale getirilmesi için oksidasyonla işlenmesini içerir.

Bu atık kuru istifleme teknolojileri, cevherin belirli özelliklerine ve proses gereksinimlerine göre seçilebilir ve birleştirilebilir.

Atık kuru istifleme teknolojisinin uygulanması, madencilik operasyonlarının çevresel sürdürülebilirliğinin arttırılmasına ve doğal kaynaklar üzerindeki etkilerinin azaltılmasına katkıda bulunur.

Atıkların suyunun alınması ve kuru istiflenmesi, atık barajlarıyla ilgili tehlikeleri ve sorunları tamamen ortadan kaldıracaktır.

Kuru istifleme amacıyla maden atıklarının etkin ve ucuz bir şekilde suyunun alınması için büyük filtre preslerine ihtiyaç vardır.

Mümkün olan en kuru filtre kekini elde ederken operasyonel maliyetlerin düşürmek, atık yönetimin geleceği için ön sıralarda yer alır.

Yüksek basınç altında üretilmiş kuru filtre keklerinin istiflenmesi güvenlidir. Gelişmiş ülkelerin çoğunda madencilik firmaları mevcut atık barajlarını kuru istifleme tesisine dönüştürmeyi tercih etmeye başladı.

Diğer taraftan, geleneksel olarak atık havuzları veya barajları içerdiği tehlikeli kimyasallar (siyanür veya asitli ortam) ile hem atmosfere hem de göçmen kuşlara büyük tehdit oluşturmaktadır.

Aslında bu tehdit eski maden ocaklarında yağışlar ve yeraltı suyundan kaynaklı biriken sular ile zaman içerisinde bir havuz haline dönüşmesi, bazen suni bir göl haline gelme durumu da vardır.

Eğer taş ocağı gibi kireçtaşı içeriği olan eski ocaklar terk edildiklerinde doğası gereği bazik oluşu, ocak içerisinde oluşan havuz veya göller çevreye zar vermezler.

Bu alanlar suni göl oluşumu ile çevre düzenlemesi yapılarak aynı günümüzde su tutulan baraj gölleri gibi halkın mesire alanı olarak kullanımına açılabilmektedir.

Fakat özellikle sülfür içeren metalik madenlerde daha önceki yazımda bahsetmiş olduğum üzere asit maden drenajı (AMD) oluşumu sebebiyle eski ocak havuzları veya suni göller asitli bir özellik kazanacaktır.

Bu asitli özellik kazanma durumu özellikle göçmen kuşları veya yerli kuşların su içmek ve dinlenme alanı olarak kullanmaları durumunda maalesef kuş ölümlerine sebebiyet verebilmektedir.

Maden atık barajlardan su içmeye gelen göçmen kuşlarının öldüğü konusu bilinen bir gerçektir.

Bu durumun çözümü için birçok gelişmiş ülkede hem yüzen plastik toplar hem de korkuluk ile kuşların suya inmeleri önlenebilmektedir.

Malum yüzen plastik toplar üzerinde kuşlar duramayacağı için su içmesi de mümkün olmamaktadır.

Ayrıca, günümüzde bazı tarım arazilerinde kuşların ekinlere zarar vermemesi için korkuluk kullanımından ilham alınarak, havuz veya suni göl üzerinde korkuluklar oluşturularak kuşların su üzerine inmesi engellemiş olur.

ABD’nin Montana eyaletinin Butte kasabasında, 1955 yılından 1982 yılına kadar çalışan Berkeley bakır ocağı kapandıktan sonra yağışlar ve yeraltı suyu ile dolan eski ocak suni göl haline geldi.

Hem maden atık havuzu hem de eski ocağın kapatıldıktan sonra oluşan suni göle ilkbahar ve sonbaharda göçmen kuşları dinlenmek ve su içmek için suya iniyorlar.

Fakat atık havuzu ve suni göl asidik su içeriği sebebiyle 2016 yılında 3000 beyaz kazın öldüğü tespit edilmiştir. Bu durum karşısında Berkeley Maden Ocağı bazı önlemler almak zorunda kalmıştır.

Berkeley maden ocağında, göçmen kuşları başta olmak üzere yerli kuş türlerini su içmek için atık havuzu veya eski maden ocak gölü üzerine inmemesi için öncelikle rast gele ve doğal olmayan sesler çıkaran özel propan tüpler yardımıyla patlama (top) sesi üreterek kaçırtmayı denediler.

Bu propan topları birçok kuş türünün bariz sebeplerden dolayı korktuğu silah seslerini taklit ediyor olmalarından dolayı kullanılmaktadır. Toplar bir zamanlayıcıya bağlı olarak bütün gün patlayabiliyor.

Benzer bir yöntem olarak, atık havuzu ve eski ocak suni gölü etrafına yerleştirilen sirenler veya daha etkili olan havai fişekleri kullanılmıştır. Hem sirenler hem de havai fişeklerin aşırı gürültüsü kuşların atık havuzu ve suni göl üzerine inmesini engellemektedir.

Sirenleri zaman ayarlı olarak sürekli kullanmak mümkün iken, gürültü üretme kapasitesi daha iyi olan havai fişekleri yorucu ve maliyetli oluşu nedeniyle günde iki defadan fazla kullanılamamaktadır.

“Halkın iradesi gasp edilemez!”

Tüp patlama sesi olsun, siren olsun, havai fişek sesi olsun eski ocak gölü veya atık havuzlarının etrafında kuruluyor olması ve rüzgârın da ters yönde esmesi sebebiyle havuzun ortasına kadar patlama ve siren seslerinin gelmesini engelleyebilmektedir. Bu nedenle, bazen gürültü çıkaran yöntemler göçmen kuşlarını çok etkileyemeyebiliyor.

Bu nedenle, “su köpeği” adı verilen uzaktan kumandalı küçük (oyuncak) tekneler ile su üzerinde olan kuşları kaçırmak çok daha sağlıklı yöntem olduğu görüşü hâkim oldu.

Bir diğer başarılı yöntem denemesi ise Drone yöntemi olmuştur. Drone’un daha çok tipik İnsansız Hava Aracına (İHA) benzeyen ancak, yanıp sönen ışıklar ve sirenlerle donatılmış ve bir sürü neon su balonu taşıma özelliği vardır. Cihazı üzerinde olan lazer ışıkları ve sirenler ile kuşları atık havuzu ve eski ocak suni gölü üzerinde su içmek için inmelerini engellemekte ve onları korkutarak kaçırmaktadır.

Yukarıda başarı ile uygulanmış kuş kaçırma yöntemleri, ülkemizde de atık havuzlarında ve özellikle asit maden drenajı olan eski açık ocak göllerinde uygulanmasının kuşların hayatlarını korumak için önem taşımaktadır.

Tüm madencilik firmalarının bu tür başarılı metotları kullanmaları onları çevreci baskısından da korumuş olacaktır.

Aslında süspansiyon halindeki maden atıkları (siyanür veya asitli), atık barajlarına sıvısından arındırılarak katı olarak depolanmış olması hem atık barajlarının yıkılma sonrasında çevreye siyanürlü veya asitli sıvı ile zarar vermesi de önlenmiş olur.

Bu nedenle sulu yerine katı atık depolama yöntemlerine başvurulması çok daha çevreci bakışı oluşturmuş olacaktır.

Sonuç olarak, gelecekteki tüm atık barajlarının atıklarının “kuru stok imhası” yoluyla depolanması ve kuş ölümlerini azaltacak önlemlerin alınması durumunda halkın madenciliğe bakışını da olumlu yönde değiştirecektir.

Kalın sağlıcakla…