İnsanoğlu başlangıçlardan ve yeniliklerden korktuğu için mi, yoksa her koşulda kolayı seçtiği için mi sürdürür bazen ona iyi gelmeyen şeyleri? Bazılarımız, “yaşayayım da nasıl olursa olsun” der. Yeni onun için bilinmezliktir, bilinmezlik ise ölümün kapısıdır. O kapıdan korkar insan. Korkan insan ise hem sevgisizdir hem de yaşamıyor demektir. Bilmediği cenneti aramak ise devrim demektir, her şeyi terk edebilmek, tüm hayatı yeniden kurmak demektir. Zahmetlidir ama aynı zamanda müthiş heyecanlıdır ve gerçekten yaşamak demektir. Ama insanlar bilmediği bir cennet yerine, bildiği acıları yaşamayı tercih ediyorlar. Şu anki görünen dünya budur. Yoksa bu derin sessizlik başka nasıl açıklanabilir ki? Derin sessizlik demişken şu noktayı da eklemek gerekir uzun süren sessizlikler bir süre sonra sağırlaştırır, içsel bir gürültüye dönüşen bu dünyada tercihler yapmakta zorlanırız.
Konfor Alanı, kişinin kendini iyi, rahat ve güvende hissettiği bir alandır. Bu alan kişiye çok tanıdık gelen şeylerin olduğu, her şeyi kolay kontrol edebildiği ve risk almadığı bir psikolojik alandır. Konfor alanının dışına çıkmamak şartlar kötü olsa da, acı çekse de kişiyi daha rahat hissettirir. Bilmediği o yeni alandan korkar Bilinmezlik kaygı yarattığı için acı çektiği o yol ona her zaman cazip gelir. Hayatınıza dönüp baktığınızda özellikle eş seçiminde size kötü duygular hissettiren ebeveyne çok benzer bir partner seçimi yaptığınızı görebilirsiniz. Muhakkak ki çok fazla ortak nokta çıkacaktır ebeveyniniz ile partneriniz arasında Bu duruma Sigmund Freud ‘Tekrarlama zorlantısı’ diyor. Yani birey konfor alanından tanıdığı o duyguları hemen anlar, bilir ve ona acı da verse tercihlerini bu yönde yapar. Fakat ya zıt tercihler bizi huzura götürecek yolsa ve biz orayı görme cesaretinde bulunamadığımız için hayatı dar bir çembere sığdırıyorsak? Ne zaman ki o çok güvendiğimiz alandan çıkmaya çalışsak zihnimiz, iç sesimiz bazı mazeretler uyduracaktır. Peki, bu iç ses kime ait gerçekten bizim iç sesimiz mi yoksa zamanla engellenen, eleştirilen bir kişinin dönüştüğü kişinin iç sesi mi? Spora yeni başlayan kişilerin genelde vücudu ilk etapta yorgun ve bitkin olacaktır çünkü alışkanlıklar. Tıpkı bunun gibi zihnimiz de yeni alışkanlıklarda güvende olup olmadığımızı sık sık sorgulayıp bizi geri konfor alanına çekmek isteyecektir. İlk adımda bu durumun farkındalığında olmak çok önemli bir yer kaplar. Sonrasında ise çok basit çok ufak noktalardan başlayarak bize rahatsız hissettiren, kötü hisler yaşatan durumları bir nebze olsun geride bırakabilme cesareti gösteririz kim bilir?