Senin yüzünü Batı'ya dönüşüne epey karşı çıkmışlığım vardır.

Bugün geldiğimiz şu noktada...

“İyi ki yüzünü ve yüzümüzü Batı’ya döndürmüşsün” diyorum, başka da bir şey demiyorum. Senin tevhid-i tedrisat diye tutturmana epey itiraz etmişliğim vardır. Bugün geldiğimiz şu noktada...

“İyi ki tevhid-i tedrisat diye tutturmuşsun” diyorum, başka da bir şey demiyorum.

Senin ülkeye getirdiğin laiklik ilkesine epey laf saydırmışlığım vardır.

Bugün geldiğimiz şu noktada... “İyi ki laiklik ilkesini hayata geçirmişsin” diyorum, başka da bir şey demiyorum. Senin bir millet oluşturma çabanı anlayıp dinlemeden çokça eleştirmiştim. Bugün geldiğimiz şu noktada...

“Bu ne değerli bir çabaymış” diyorum, başka da bir şey demiyorum.

Senin şeyhlik, efendilik, müritlik gibi kavramlarla başının hiç de hoş olmamasını hep anlayışsızlıkla karşılamıştım. Bugün geldiğimiz şu noktada...

“Seni çok iyi anlıyorum” diyorum, başka da bir şey demiyorum.

Senin dini cemaatlere, dini gruplara, dini oluşumlara mesafeli oluşundan pek hazzetmezdim. Bugün geldiğimiz şu noktada...

“Ne de iyi etmişsin” diyorum, başka da bir şey demiyorum.

“Sen ne büyükmüşsün hey Atatürk!”

Artık ben de senin kadrini, kıymetini bilenlerdenim.

Ben de Anıtkabir’ini ziyaret edeceğim. Ben de posterini duvarıma asacağım.

28 Temmuz 2016 Hürriyet gazetesi

Irak’lı bir din adamı...Adı: İyad Cemaleddin...

2015 yılında katıldığı bir televizyon programında...Şunları söylüyor:

“Amerika Irak’ta Şii ve Sünni siyasal İslamcıları destekliyor. Amerika, sorunun kaynağı... Irak’ın bir mucizeye, bir kurtarıcıya, bir Atatürk’e ihtiyacı var. Temenni ederim ki Iraklı bir Atatürk çıksın, güç kullanarak yasaları egemen kılsın ve ülkenin birliğini yeniden sağlasın.” Bu ne demek?

Şu demek: Iraklı bir din adamı, televizyona çıkıp...

“Keşke gelsen Bağdat’tan / Sarı saçlım, mavi gözlüm / Nerdesin nerde”

şarkısını söylüyor demek. 17 Ağustos 2017 Hürriyet Gazetesi

“Adam kıymeti bilinmeyen ülkelerde kıymeti bilinecek adam da yetişmezmiş.”

Çok sevdiğim şairlerden Fikret Sezgin üstadın muhteşem bir dörtlüğü;

Ben bir dağ yeliyim kuşkulu korkak,

Sen ölümsüz ikili tohum toprak,

Bulut bulut kaçmak isterken sizden,

Yağmur yağmur geri döndüm ağlayarak….

Şimdi de, dünya klasiklerini Türkçe’ ye çevirterek Varlık Yayınlarıyla Türkiye’ye kazandıran meşhur Milli Eğitim Bakanlarımızdan Hasan Ali Yücel’in sevgili oğlu

Can Yücel’in çok sevdiğim bir şiiri:

Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla,
Yaşlanmak hoş değil, duvarlara baka baka.

Bir dost göz arayışıyla, / Saat tıkırtısıyla...

Korkmam geçinip gideriz biz mutlulukla,
Ama; ''Günün aydın, akşamın iyi olsun'' diyen biri olmalı.
Bir telefon sesi çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.
Yoksa , zor değil, hiç zor değil, / Demli çayı bardakta karıştırıp,
Bir başına yudumlamak doyasıya.

Ama; ''Çaya kaç şeker alırsın?'' / diye soran bir ses olmalı ya, ara sıra.......