Meşhur Arap tarihçi İbn-i Haldun’a sormuşlar, “Çocuklarımızı nasıl terbiye edelim?” İbn-i Haldun,” Çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın, zaten size benzeyecekler. Kendinizi terbiye edin yeter” demiş.

akşam Osmancık Haber yazımı hazırlamıştım. Bu sabah cep telefonuma Konya’lı Mali Müşavir dostum Tuncay Bilge’den gelen aşağıdaki yazıyı çok beğendiğim için sizlerle paylaşma gereğini duydum.

PROF. DR. SAMİ ATEŞ DİYOR Kİ;

Osmanlı Devletinin son 200 yılı dahil olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin gıda politikasını emperyalist devletler dizayn ettiğinden beri, zihinsel olarak sağlam bir gençlik maalesef yetişmiyor.

Japonya'da çocuklara 7 yaşından itibaren kahvaltıda en az 2 yumurta yediriyorlar. Ekmek genellikle yok, varsa da çok az. Her akşam ise kesinlikle sofrada deniz ürünü yani balık kesin oluyor. Japonya ve Güney Kore'de ceviz ithalatı son 50 yılda yüzde 140 artmış. Çocuklara durmadan ceviz yediriyorlar. Günde en fazla iki öğün yemek yiyorlar. Tamamen protein odaklı bir beslenme var...

ABD'de teknolojik üretimin merkezi "Silikon Vadisi'nin" nasıl beslendiklerini anlattılar, şok oldum. 1950'lerdeki Alman Devleti'nin gıda politikasını araştırın.

Güney Kore'de Japonya’yı örnek almaya başlamış.

Bu ülkeler resmen çocuklara nasıl beslenmesi gerektiğini öğretiyor, dayatıyorlar.

Şeker, ekmek (Tam buğday, kepek fark etmez) odaklı beslenme beyin hücrelerini öldürüyor, beyin gelişimini mahvediyor.

ABD halkı da yanlış beslenme yüzünden tamamen şişman olmuş. Çünkü aynı beslenmenin esiri olmuşlar. Sadece beyin göçü ile farkı kapatıyor ya da özel olarak seçtikleri bireylerin beslenmesine önem veriyorlar.

Buradan net olarak söylüyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nde milli bir gıda politikası olmadan kalkınmamız imkânsızdır

Türkiye'de protein bazlı ürünler pahalı iken karbonhidratlı ürünler neden daha ucuz? En büyük protein bazlı ürün olan kuzu etini Türkiye’de kaç kişi yiyebiliyor? Hayvancılık neden bitirildi? Asıl milli mesele budur. Beka sorunu budur.

Matematik zekâsı olmayan, kod yazmasını bilmeyen gençliğin olduğu ülke yazılımda ilerleyemez. Yapay zeka maalesef geliştiremez..

Anne, babalara sesleniyorum. Lütfen ama lütfen, çocuklarınızdan şekerli ürünleri, ekmeği uzak tutun. Bu ülkeye yazık etmeyin.

Yazıyı okurken şimdi diyeceksiniz ekmek, şeker yemeyen çocuk nasıl gelişir diye!!

Evet mantık olarak kabul edilemeyebilir. Gelişmekte olan bir çocuğun, kemik yapısı ve vücudunun şekillenmesi için sağlıklı beslenmesi gerekiyor, bundan yola çıkarak çocuklardan önce kendinizi test etmekle başlayabilirsiniz.1 aylığına şekerli ürünleri, ekmeği uzak tutun, kendiniz deneyip test edebilirsiniz ve mucizevi değişimin farkına varabilirsiniz.

1 ayın bitiminde dedik ya test edebilirsiniz diye örnekler çok fakat beyin gelişimine yönelik bir örnek verelim mesela, Bir Kitap okuduğunuzda normalde 1 sayfasını,40 saniyede anlayıp aklınızda kalıyorken ekmek ve şeker tüketmediğinizde 1 sayfayı emin olun, 20 saniyede okuyup anlayacaksınız.

Yani demem o’ki ne kendinize ne’de çocuğunuza yazık etmeyin.

Geleceğimiz dediğimiz çocuklarımızı sağlıklı ve zeki bireyler olarak yetiştirmek anne ve babanın kutsal görevidir. Mutlu ve sağlıklı çocuklar yetiştirmek istiyorsanız sağlıklı beslenmesini öğrenmelidirler. Çocuklar sağlıklı beslenirse mutlu olurlar…

25 Ocak 2020 Cumartesi günü yaptığımız Osmancık’lılar toplantısına ben mazeretim nedeniyle katılamadım. Toplantıya Yakup Eken, Selim Çatal, Faruk Helvacı, Enver Göktürk, Nurettin Büyükkakaç, Hasan Küçük, Oktay Özbey, kız kardeşim Zehra Özata, Engin Derindere, Çağan ve Çağlayan Derindere katılmışlar.

Maalesef son aylarda Osmancık toplantıları Osmancık tabiriyle “tohtadı”.

Her nedense Osmancık’lı kardeşlerim İstanbul’un telaş, endişe ve kargaşaya dayalı hayatından bezmiş olmalılar ki, ayda bir hemşehrilerini görmeye gelmiyorlar.