Dünya var olalı âlemdeki bütün güzellikler şiir, rubai ve özlü sözlerle anlatılmıştır.

Şiir ve rubailer, gizemli sözlerle hayatı özetleyerek, insanları heyecanlandıran, halden

hale sokan, başka âlemlere götüren hikmet ve felsefe yüklü dizelerdir.

Büyük şair Yahya Kemal Beyatlı üstadım şiiri şöyle tarif eder.

Eslaf kapıldıkça güzelden güzele, (Eslaf= öncekiler, halk)

Fer vermiş o neşveyle gazelden gazele, (Fer=Güç, neşve=Neşe)

Sönmez seher-i haşre dek şiir-i kadim, (Seher-i haşre=Sabaha kadar)

Bir meşaledir, devredilir elden ele.. (Yahya Kemal Beyatlı)

Bir gün Temel marketten bir kutu orkidle çıkmış. Onu gören Dursun sormuş,

-Ne yapacaksın orkidi Temel ? -Sen bilmiyor musun Dursun? Onunla tenis oynanıyo, bisiklete biniliyo, koşuluyo, oohooo, senin dünyadan haberin yok...

Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok,

Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok,

Sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok,

Ben düşündükçe var dünya, ben yok, o da yok… (Ömer Hayyam)

Azrail Temel in canini almak için gelmişti. Temel hemen bir çare buldu. İşaret

parmağını ağzına sokup, "aguk guguk" sesleri çıkartarak bebek taklidi yaptı.

Azrail durumu anlayıp, Temel’ in oyununu bozmak istemedi ve gitti. Ertesi gün

Temel’i almak için geldiğinde, Temel in kendisine bir emzik bile aldığını ve yerlerde

emeklediğini gören Azrail, Temel e : - Temel, kalk attaaaa gidecegiz...

Doldur ey saki bu cem bezminde bir gün mey biter,

Boş kalır fani kadehler, tel susar, hey hey biter,

Dem geçer, devran döner, hicran biter, her şey biter,

Boş kalır fani kadehler, tel susar, hey hey biter…(İsmail Nebiloğlu-Yegah şarkı)

Amirim, adam suçunu itiraf etmiyor. -Biraz zorlayın? -Çok zorladık efendim ama kâr etmedi. -Aynı soruları tekrar sordunuz mu? -Evet -Aralıksız hiç durmadan suçladınız mı? -Evet -Alakasız konularla adamı aşağıladınız mı? -Evet -Kaç saattir sorguluyorsunuz? - 2 gündür -Allah Allah nasıl dayandı peki? -Adam evli, efendim!

Öyle dostlarım var ki, yanlarında lâl olurum, (Lâl= Dilsiz)

Onlar konuşur ben dinler, arzuhal olurum,

Varlık yokluk aleminde sema yaparak,

Cehalet bağından çıkar bahtiyar olurum... (Mehmet Özata)

bu sene bizim Osmancık’taki Kızılırmak mahallesine kamp kurdu sanki. Osmancık Haber gazetesi sahibi Orhan Güçlü ağabey, Sağlık memuru Yaşar Okutan ağabey ve Avukat Orhan Öztürk kardeşimizden sonra Hüseyin Öztürk kardeşimiz de Allah’a yürümüş.

Yaklaşık 12 sene önce, minübüs caddesinde (Göztepe) karşıdan karşıya geçerken körüklü bir Belediye otobüsü durmuş birilerini bekler gibiydi. Otobüsten inen birkaç kişi bana doğru koşarak, “Beyefendi otobüs şoförü sizinle görüşmek istiyor.” dediler. Koşarak otobüse bindim. Baktım bizim Hüseyin Öztürk. “Ahmet ağabey otobüs kullanırken sizi çok gördüm, ama bir türlü görüşmek mümkün olmadı.” dedi ve hasretle kucaklaştık. Otobüsteki yüzlerce yolcu, Anadolu insanının hasret kokan bu soylu davranışını hoşgörüyle karşılayarak bizleri alkışladılar.

Biz de onlardan özür diledik. Rahmetli Hüseyin’le en son görüşmemiz böyle olmuştu. Bu vesileyle Hüseyin Öztürk kardeşimi sevgi ve rahmetle anar, ailesi ve Öztürk sülalesinin acılarını paylaşır baş sağlığı dilerim.

13. y.y.da yaşamış halk ozanı Aşki ölümü şöyle tarif eder.

Veren de O, alan da O, senden ne gidecek?/

Telaşını görenler can senin zannedecek,

Ademoğlu âleme üryan gelir üryan gider,

Nâle-vü efganla giryan gelir, giryan gider.

Biz de Bodrum Yalıkavak’ta depremle sallanıp duruyoruz. Bakalım sonumuz ne olacak?