Osmancık Ömer Derindere Fen Lisesi Kız Öğrenci Yurdu pansiyonunda kalan 103

evladımızın doğalgaz bacasının yerinde çıkması nedeniyle içeri sızan karbon monoksit gazından etkilenerek ölümle karşı karşıya gelmesi korkunç bir olay.

Yine de çok ucuz atlatılan bu facianın sorumlularının mutlaka cezalandırılmaları gerekir. “Doğalgaz bacasının yerinden çıkması ne demek Allah aşkına?”

Evlere kurulan kuzine soba borusu mu bu yerinde çıkacak?

Aklım şaşıyor, nutkum tutuluyor bu tür ilkellik ve cehalet kokan aymazlıklara.

Ben de Antalya lisesinde öğretmen ve yönetici iken, pansiyonda yatılı çocuklarımız yatağa girmeden bütün yangın, hastalık ve emniyet önlemlerimizi alır, nöbetçi öğretmen arkadaşımıza çocuklarımızı öyle emanet ederdik.

Eski Fransız Kültür Bakanı Andre Malroux’un insan hayatının değeriyle ilgili şu sözünü hiç unutamam.

  1. hayatın değeri hiçtir. Ama hiçbir şey bir hayat değerinde olamaz.

“KİM DEMİŞ TÜRK MİLLETİ OKUMA, YAZMA ÖZÜRLÜDÜR DİYE?

Bana, “hocam hep batıya hayransın, batılıların yaptıkları her şeyi göklere çıkarırsın” derler. Maalesef, aynen öyle. Batının ilmine, teknolojisine ve iş ahlakına hayranım.

Yaklaşık 15 sene önce bu duygularımı şu dörtlüğümde şöyle dile getirmiştim.

Batı her şeyi sorgular, felsefeye tapar,

Doğu her şeye inanır, felsefeye yan bakar,

Biri eleştirel akılla düşünür, yapar, satar,

Biri “her şey Allah’ın hikmeti” der yatar, yatar…(Mehmet Özata)

Bu dörtlüğüm Osmancık’ta hiç tepki almazken, Çorum’da çok eleştirilmiştim.

Batılılar biz doğululara önce radyo verdiler, evde, işte ve hayatın her alanında dinleyerek meşgul olsunlar diye. Evel Allah hâlâ meşgulüz!

  1. kredi verdiler, yollar yapılsın diye. Yollar yapıldıktan sonra da milyonlarca araba satarak gezsinler, tozsunlar, para harcasınlar, meşguliyet devam etsin dediler.

Daha sonra televizyon verdiler, aptal diziler ve filmler yaparak sabah akşam doya doya seyrederek oyalansınlar ve hallerine şükretsinler diye.

Başka verdikleri yüzlerce ve binlercedir, saymakla bitmez.

En sonunda da bütün insanlığın baş belası cep telefonlarını vererek, evde, işte, caddede, sokakta, otobüslerde, trenlerde, arabalarda velhasıl hayatın her alanında yediden yetmişe bütün insanlar konuşsun, okusun, yazsın oyalansınlar diye.

Cep telefonu çılgınlığı akıl almaz boyutlara ulaştı.

Artık milletimiz yediden yetmişe (aslında beşten doksana demek lazım) hayatın her alanında okuyor, yazıyor, konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor…

  1. hayat alanım Özgürlük parkında yürürken bağıra bağıra konuşan insanları lisanı münasiple uyararak “Allah aşkına burası hayat ve spor alanımız, burada cep telefonuyla bağıra bağıra konuşarak mutluluk düzeyimizi aşağı çekmeyin” diyorum.

Parkta 26 senedir spor yapan herkesle selamlaşıp tanıştığım için beni anlayışla karşılayarak hoş görüyorlar ve ses çıkarmıyorlar.

BAADDİN FIKRALARI

1—Mahatma Gandi ; “Mustafa Kemal İngiliz’leri yenene kadar biz Tanrı’yı İngiliz zannederdik.” demiş.

2—Bir vergi yükümlüsüne sormuşlar. Bakmakla yükümlü olduğunuz birisi var mı? Var demiş. A) Dört milyon kaçak Suriye’li göçmen. B) Beş milyon işsiz.

C) 185 hapishanede 270 bin suçlu!

3—İnsan yaşlandıkça zenginleşiyor. Saçlarda gümüş, dişlerde altın, kanda şeker, böbreklerde taş, kemiklerde platin, sürekli doğalgaz. Daha ne olsun!

4—Çok şey görmüş olabilirsin ama sonradan gördüysen sıkıntı…

5—Rahat bir kafanın 4 sırrı var. 1) Aynen, 2-Boş ver, 3-Hayırlısı, 4- Eyvallah…

6—Selfi çektiğin kadar besmele çekseydin belki de cennetliktin cici kız!