14 Mayıs seçimlerine günler kala Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, sığınmacılar ve kaçaklarla ilgili yeni açıklamalar yaptı. Sosyal medya hesabından video paylaşan Kılıçdaroğlu, Güney Doğu bölgesindeki kuraklık tehlikesi ve Akdeniz'deki iklim krizine de dikkat çekti. Avrupa Birliği'ne seslenen Kılıçdaroğlu, sorunun çözülmemesi halinde, Irak ve Suriye'den gelecek olan iklim mültecilerinin Avrupa kapılarına dayanacağını söyledi.

"60 MİLYON İNSANIN SUSUZLUK VE KITLIKLA KARŞI KARŞIYA KALMASI DEMEK"
Mynet'te yer alan habere göre; Kılıçdaroğlu paylaştığı videoda şu ifadeleri kullandı:
"Sevgili halkım seçime çok az kaldı. Sığınmacılarla ilgili son kez karşınızdayım. 'Bu işi çözeceğiz' demek için bu videoyu çekiyorum. Sığınmacı konusu asla ve asla ırkçı bir zemine taşınmayacak. Sorun zaten bir ırk sorunu değil. Bizim sığınmacı sorunumuz temelde bir kaynak sorunu. Kimseyi korkutmak değil amacımız ama açık konuşmak lazım. Bütün analizler gösteriyor ki önlem almazsak Fırat ve Dicle önümüzdeki 20 yıl içinde kuruma riskiyle karşı karşıya kalacak. Bu durum sadece Türkiye'nin Güneydoğu bölgesinde tarımın zarar görmesi hidro elektrik santrallerinin işlevini kaybetmesi ve ciddi bir susuzluk yaşanması anlamına gelmiyor. Hem Türkiye hem de güney komşularımız Suriye ve Irak'ta yaşayan toplam 60 milyon insanın susuzluk ve kıtlıkla karşı karşıya kalması demek."

"ÖNLEM ALMAZSAK AÇ MÜLTECİLERİN TÜRKİYE'YE AKIN ETMESİ DEMEK"
"Önlem almazsak Suriye ve Irak'tan aç mültecilerin Türkiye'ye akın etmesi demek. Türkiye'nin suyu enerjisi alt yapıları kendi insanlarının ihtiyacına yanıt verecek durumda değil. Tüm bunların üzerine ülkemiz böyle bir yükü daha fazla kaldıramaz inanın mümkün değil. Bunu çözmek zorundayız. Eğer Türkiye kendi alt yapısını suyunu kaybederse, Avrupa şunu anlamak zorundadır ki bırakın bu sığınmacıları, kaçakları barındırmayı, Türkiye'nin vatandaşlarını dahi tutamayız. Avrupa Birliği rüşveti verdim kurtuldum kafasından çıkmak zorundadır. Açık söylemek gerekiyor ki Türkiye geniş Akdeniz havzası ve tüm Avrupa için bambaşka bir vizyon çizmek zorundadır."

"SURİYELİLERİ EN GEÇ 2 YIL İÇİNDE..."
"Bakın Akdeniz havzası iklim krizini en şiddetli yaşayan bölge. Bu havza tüm dünyadan yüzde 20 daha fazla ısınıyor. Aynı eko sistemi paylaşan 500 milyondan fazla insandan bahsediyoruz. Bu yüzden Akdeniz havzası ülkelerine liderlik etmek zorundayız. Sığınmacı, kaçak sorununu da bu büyük meselenin bir parçası olarak okumalıyız. Hep beraber oturup bu sorunu çözeceğiz. Hep beraber oturup bu sorunu çözeceğiz. Önce Suriyelileri en geç 2 yıl içinde, Türkiye, Avrupa Birliği ve Akdeniz bölgesi ülkeleri olarak vatanlarına kavuşturmak için birlikte çalışacağız. Suriye yönetimiyle görüşeceğiz. Buradan gidenlerin can ve mal güvenliği için meşru hükümetle protokol yapacağız. Avrupa Birliği ile Birleşmiş Milletler bu protokole dahil olacak. Suriye'ye gidecek sığınmacıların evlerini, okullarını, yollarını, kreşlerini bu iş birliğinden çıkan fonla Türk müteahhitler yapacak. Hem ülkemiz hem Suriyeliler kazanacak. Ama bu fonların bir kısmıyla da Türkiye'nin iklim direncini artıracağız.

"YOKSA NE SURİYE, NE IRAK NE DE AVRUPA BİRLİĞİ KALIR"
"Buna zorunluyuz. Buna dahil olmaya mecburlar. Yoksa ne Irak ne Suriye kalacak. Herkes Avrupa'nın kapılarına dayanacak. Türkiye'nin iklim mültecilerine tampon olma ihtimali yok. Türkiye kendi insanını durduramaz. Bu yüzden başlatacağımız bu dönüşümle Akdeniz havzası ülkelerine vizyonumuzla liderlik edeceğiz. AB ile birlikte bu sorunu çözeceğiz. Hem iklim direncimiz artırılacak hem bölge tarımı ayağa kaldırılacak. Hem ticaret gelişecek hem de herkes kendi toprağında huzur içinde yaşayacak. Yoksa ne Suriye ne Irak ne de Avrupa Birliği kalır. Avrupa Birliği'ne sesleniyorum, Akdeniz havzası ülkelerine sesleniyorum. Ya birlikte çalışmayı iş birliği yapmayı öğreneceğiz ya birlikte yok olacağız. Hepsi bizim elimizde."

Haber Merkezi