‘’Âdet ve ananeler bizi beşiğimizde karşılar ve ancak mezarımızda terk ederler. (Robert İngersoll) Örf ve adetler toplumlar için önemlidir. ‘’Yaşlı ve tecrübeli dünyamız bize göstermiştir ki, örf ve adetlerimiz günümüz kuramlarından çok daha kıymetlidir.’’ (Napoleon) Doğru, güzel olan örf ve adetlerin yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması önem arz etmektedir. Teşbihte hata olmasın ama bazen kanunların uygulanmasında ihata duvarı görevi görürler. Kanundan kaçamak bulan kişi örf ve adetlerin sıkı kuralına takılıp kendini frenler. Mesela otuz kırk sene önce köylerde kolay kolay boşanmalar yaşanmaz, çocukların veya anne babaların hatırına (babamın başı eğik olmasın diye) tabiri caizse ekmeğin gevreği içine sarılırdı. Günümüzde çoğunlukla karşılaşılan bir ömür boyu niyetiyle yola çıkılıp altı ay sonra elektrikler kesilince yoldan çıkılmazdı veya yaşlı aile büyükleri için huzurevi aranmazdı. Bu tür örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu nedenle toplumun lehine olabilecek örf ve adetlere sahip çıkılmalı. Karınca kadarınca katkı sağlanıp çocuklarımıza aktarılmalıdır.

Bu bağlamda sizlere aşağıdaki olayı aktarmak istiyorum. Umarım beğenir ve ihtiyaçsa gerekli dersi alırsınız veya çocuklarınıza alması için aktarırsınız.

Eskiden beri özel günlerde komşulara helva, aşure vb. dağıtımı yapılır. Özellikle yaşlı teyzeler sağlık sebebiyle veya şehirlerde çocuklarının yanında kalıpta bunu yapamazsa kendilerini suçlu hissederler. Yanlarında yaşlı anne babası kalan evlatlar, eğer onların böyle bir hassasiyeti varsa mutlaka, ‘’Anne, malzemeyi alayımda sen tarif et, kızın, gelinin yapsın. Komşulara dağıtın’’ deyiverirse inanın dünyalar onların olur. Seksenlik ebe yirmi sekizlik gelin gibi ruhen canlanır. İnanmazsanız bir deneyin.

Yaşlı teyze apartmanda yalnız başına yaşıyordu. Ta rahmetli annesinden itibaren özel günlerde komşularına çamsakızı çoban armağanı hesabı ikramlar yapılırdı. Her sene olduğu gibi bu sene de kandil akşamı hasta hasta irmik helvası yaptı. Yaşlılık hasebiyle hijyenik açıdan hata yapmamak için itina ile küçük kâselere doldurup tepsiye koydu. Yirmi bir dairelik apartmanda tek tek komşularının ziline basarak ‘’Yavrum, kandiliniz mübarek olsun. Helva yapmıştım, Buyurun afiyetçe yiyin’’ diyerek dolaştı. Kimi ‘’Teyze Allah kabul etsin. Zahmet etmişsin.’’ Dedi. Kimi de muhtemel ki almamak için kapıyı açmadı. En son karşıda oturan yeni evli gençlerin ziline bastı. Kapı açılınca, ‘’Yavrum, kandil akşamı diye helva yapmıştım. Afiyetle yiyin’’ deyip tam helvayı uzatırken genç gelin, teyze: ‘’ Bir daha bize getirme. Başkasına ver. Biz helvayı sevmiyoruz. Çöpe döküyoruz.’’ Deyiverince, kadıncağız bozuldu ve ‘’Yavrum, kusura bakma bir daha rahatsız etmem’’ deyip helvayı vermeden evine döndü.

Belli ki yaşlı diye yaptığımı beğenmedi. ‘’Gençliğim geri gelse de yaşlılığın başıma neler getirdiğini bir şikâyet etsem’’ diye mırıldanırken gözünden iki damla yaş süzüldü…

Özetin Özeti: Yaşlılık dönüşü olmayan bir yoldur. Yaşlılar da genelde gençlere ikramı pek severler. Hatta bazen bıkkınlık derecesinde köy tabiri ile yiyivi! – yiyivi! diye ısrar ederler. Gerek özel günlerde getirdikleri veya evlerine yolumuz düştüğünde yaptıkları samimi ikramı -zehir olsa öldürmez tadına bakılır- hesabı kırıcı olmadan geçiştirebiliriz. Örneğin bir iki çeşit varsa hiç olmazsa birinden birkaç lokma alabiliriz. Olmadı bardakta leke varsa çaktırmadan çayı devirip yeniden kendimiz yıkayabiliriz… Vesselam gönüller kırılmak için değil alınmak içindir. Buyurun gönül almaya…

Nasıl değer verirseniz Öyle değer görürsünüz.

Öğretmenime vefa-5: Osmancık İHL’den tarih öğretmenim, (il mem şb. md.) merhum Ramazan Yalçın Hocamı rahmetle yâd ediyorum. Ruhuna bir Fatiha.

*

HATIRLATMA: 50 yılın birikimi olan, muhtevasında 666 adet farklı nasihatin yer aldığı ‘’Mahirane Söylemler’’ kitabımı mutlaka okumanızı ve evlatlarınıza okutmanızı samimi olarak tavsiye ediyorum. Yukarıdaki telefondan iletişime geçerek benden imzalı olarak (okunsun diye maliyetine 30 TL-benden) / Emin Kırtasiye ’den / Osmancık’ta Hilal Kırtasiyeden temin edebilirsiniz.