Sağ olsun bir okurum; “Hoca Hanım, sizin kaleminizden her daim hak ve adaletin mürekkebi damlar, sıkı bir takipçiniz olarak aksine hiç şahit olmadım. Bizim de müşkülatımızı yazar mısınız rica etsem?” diyerek bana ulaşıyor...

“HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR”

Değerli okuruma; “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır, tabii ki ortada bir hak kaybı varsa seve seve kaleme alır, sizin mağduriyetinizin sesi olmaya çalışırım” dedim.

Doğrusu, pek çok il veya ilçede öğretmenler de aynı konudan oldukça muzdarip. Yazılarımda bu konuya zaman zaman yer verdim, takip eden değerli okurlarım bilir. Kul hakkı nedir, hak ve adalet nedir bilmeyen amirler yüzünden kim bilir kaç öğretmen mağdur oldu bugüne kadar? Balıkesir’deki müdürlerimiz sayesinde biz de geçen dönem bankadan promosyon alan değil de, adeta bankaya promosyon veren bir anlaşma nedeniyle maalesef promosyon mağduru olduk. Fakat bu amirler her nedense, torpilli makam hırsızlığına sıra gelince her şeyi çok iyi biliyorlar, onlardan mükemmeli yok...

Neyse, canımı daha fazla sıkmamak adına konumuza dönelim.

EFENDİM, KOÇ ÜNİVERSİTESİ HASTANESİNDE PROMOSYON KONUSUNUN ÖZETİ ŞÖYLE İMİŞ

İstanbul Topkapı’da bulunan özel, ultra lüks, oldukça temiz bir hastane Koç Üniversitesi Hastanesi. Koskocaman hastanede her yer (tabiri caizse) nasıl bal dök yala oluyor? Elbette temizlik personeli sayesinde. Aynı hastanede çalışan doktor, hemşire, kadrolu sağlık çalışanı, hepsi bankaların vermiş olduğu promosyon haklarını alıyor, değil mi? Ama sıra, Koç Üniversite Hastanesine bağlı çalışan taşeron temizlik beden işçilerine veya porter olarak çalışanlara gelince her nedense aynı promosyon pufff buhar oluyor, ortadan kayboluyor...

EUROSERVE HİZMET VE İŞLETMECİLİK A.Ş.

Koç Üniversite Hastanesinde temizlik elemanları ve porter olarak çalışanlar bu üstlenici firmaya bağlı taşeron işçi olarak görev yapmakta ve çalışmakta imiş...

İddiaya göre bu taşeron firma, temizlik işçilerinin 6 milyon lira promosyon hakkını bankadan alıyormuş. Yine iddia edilene göre, bankayla yapılan anlaşma veya yasal boşluklardan faydalanarak bu promosyon parasını kendi bünyesindeki çalışanlarına dağıtmak istemiyormuş. İddia o ki, bu para taşeron firmaya kalıyormuş...

Bu iddiaları duyunca, aklıma Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in o ünlü sözleri geldi; “Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul”...

Yüzlerce çalışanının hakkının üzerine kon sistemi icat etmişler...

TAŞERON NEDİR? 

Bana göre dıdının dıdısı demek.

Kurum veya kuruluşların, emekçinin özlük haklarını vermek işine gelmediği durumlarda uydurulmuş bir paravan oluşum.

Kraldan daha çok kralcı olma sistemi.

Veee işverence en beğenilen yanı; en küçük bir olayda çalışanı kapıya koyma sistemi...

Bir kişinin haketmiş olduğu hakkını dolaylı yoldan tam olarak vermemenin başka bir versiyonu. Örneğin; temizlik beden işçisi muhatap olarak Koç Üniversitesi Hastanesine bağlı değil, üstlenici firma olan Euroserve firmasına bağlı, ama Koç Üniversite Hastanesi bünyesinde çalışıyor. Deyim yerindeyse davul başkasında, tokmak Euroserve firmasında. Hal böyle olunca da işçiler maalesef pek çok hakkını alamıyor.

Tıpkı ücretli öğretmenlik sistemi gibi… 

Ücretli öğretmenlik sistemine her zaman nasıl karşı çıkmışsam taşeron işçi olayına da ilk günden beri, içtenlikle ve samimiyetle her zaman karşı çıkıyorum.

TAŞERON SİSTEMİ = TİTANİK GEMİSİ 

Titanik, 269 metre uzunluğunda, Birleşik Krallık’ta yapılan bir gemi idi, 1912 yılında Kuzey Atlantik Okyanusu’nda bir buz dağına çarparak battı ve okyanusun dibini boyladı...

İngilizlerin (haşa) “Tanrı dahi batıramaz” dedikleri Titanik, yaklaşık üç saat içinde balıklara yem oldu.

Titanik gemisinde zenginler arasında bile lordlar, dükler, soylular, asiller diye sınıf ayrımı vardı.

Kat kat tasarlanmıştı; soylular katı, ultra lüks kamaralar...

Fakat gemi batarken lord, dük, soylu, asil, cart curt tanımadı, komple hepsi battı gitti, okyanusun dibini boyladı.

Promosyon dağılımında adalet olması gerekmez mi? 

Doktora, hemşireye, üst düzey yöneticiye, kadrolu sağlık çalışanlarına nasıl ki promosyon var, taşeron firmalar aracılığıyla çalıştırılan ve aynı hastanelerde hizmet veren temizlik işçilerine neden promosyon yok? Promosyon alabilenler üst düzey, birinci sınıf, ayrıcalıklı kabul ediliyorsa o ayrı… Ha! Taşeron temizlik beden işçisine ikinci sınıf muamelesi ve ayrımcılık yapmak, bu konuda yasal boşluklar bırakmak, çalışanın hakkını vermemek ülkemizde çalışan kesimlere ne tür sınıf ayrımcılığı yapıldığının çok açık bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır maalesef…

Her şeyden önce, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı, çalışanlar arasında bu denli ayrımcılık yapmak... Yağmur yağarsa her yere yağar. 

Koç Üniversitesi Hastanesinde doktor, hemşire ve üst düzey çalışanlar promosyon haklarını alabiliyorlarsa temizlik personeli de promosyon haklarını alabilmeli...

Biri yer, biri bakar, kıyamet oradan kopar...

“İşçinin hakkı, alnının teri kurumadan verilmeli” diyen bir Peygamberin ümmetiyiz biz. Yine Peygamber Efendimiz (S.A.V.) “İşçinin hakkını vermeyen kıyamette beni hasım olarak bulacaktır” buyurmuştur.

SAYIN MUSTAFA RAHMİ KOÇ

Ülkemizde oldukça saygın ve değerli bir iş insanı olan Sayın Mustafa Rahmi Koç Beyefendi’ye bir bilim öğretmeni ve aynı zamanda bir gazeteci köşe yazarı olarak bir çağrıda bulunmak istiyorum. 

Kendisini, çocukluğumdan bu yana, büyüklerimizin dedelerimizin anlattıklarından yola çıkarak son derece adaletli, işçi dostu ve yardımsever bir insan olarak tanıdım. Zihinlerimizde hep o şekilde, asil bir konumda kalmasını ve bizlerin de gelecek nesillere kendisinin bu asil bakış açısını aynı şekilde aktarmayı isteriz...

Sayın Mustafa Rahmi Koç Beyefendi, Koç Üniversite Hastanesinde taşeron olarak görev yapan temizlik beden işçilerinin promosyon mağduriyetlerini Koç Holding Yönetim Kurulu Onursal Başkanı olarak lütfen gideriniz, size naçizane çağrım budur. 

Ülkemizde çok önemli işlere önderlik yapmış olduğunuz hepimizin malumu. Bu mağduriyetlerin ülkemiz çapında giderilmesi noktasında da öncülüğü yine sizin gerçekleştirmeniz yakışır, kanaatindeyim.

Taşeron firmaların çalışma prensipleri bakımından oluşan yasal boşluğun giderilmesi de elbette çok önemli bir toplumsal bam teli. Onu da burada belirtmeliyim. 

HAYAT PAHALI. CEP DEĞİL, ARTIK CAN YAKAR HALE GELMİŞ DURUMDA 

Koç Üniversite Hastanesinde çalışan bir temizlik personeli haftanın 6 günü (haftada bir gün izinli), günde sekiz saat çalışarak yaklaşık 21 bin TL aylık ücret alıyormuş. 

Orta halli ev kiraları 10 bin TL'den başlıyor, 25 bin TL'ye kadar çıkıyor İstanbul’da...

Haftada bir semt pazarına gitsen; her gidişte en az bin TL tuttuğunu varsayalım, o da ayda yapar dört bin TL. 

Haftalık kahvaltılık alsan; üç bin TL, ayda yapar on iki bin TL.

Faturalar; ayda ortalama üç bin TL.

Bir bardak çay dahi, 15 TL ile 25 TL arasında değişiyor.

Ekmek 10 TL. Günde dört ekmek alsan; kırk TL. Ayda yapar bin iki yüz TL.

0,5 litre küçük pet şişe su dahi 10 TL. Günde iki tane su almış olsan; eder 20 TL. Ayda yapar 600 TL.

1.400 TL aylık abonman yol parası da var. 

Maaştan geriye para kalmasını bırakın, bu maaş yetmedi bile…

Sayın Mustafa Rahmi Koç Beyefendi, hastanenizde çalışan temizlik personeli alacağı 8 ile 10 bin TL promosyon parası ile Miami'ye tatile gitmeyecek. Belli ki promosyon ücreti alabilmiş olsalar bu para, geçim sıkıntısı içinde olan işçilerinizin bir nebze olsun nefes almasını sağlayacak. Tabiri caizse, geçici olarak entübe olacaklar. Ha! “Entübe edilmelerine gerek yok, boğulsunlar”, diyorsanız, ki böyle diyeceğinize hiç ihtimal veremiyorum, o da sizin vicdanınıza ve işçi dostluğunuza kalmış Sayın Mustafa Rahmi Koç Beyefendi...

8-10 bin TL kimileri için bir öğle yemeği parası olurken, sistemsel adaletsizlikler yüzünden kimileri için de maalesef hayat memat meselesi olabiliyor.

Umarım okurumun bana iletmiş olduğu bu konuyu, başta Sayın Mustafa Rahmi Koç Beyefendi ve Koç Üniversite Hastanesi Yönetim Kurulu olmak üzere, ilgili tüm yetkililer ele alır ve insani bir çözüme kavuşturur.

Unutmamak gerekir; üst düzeyleri üst düzey yapan her zaman alt düzeylerdir. Alt düzeydekileri bir şekilde tüketirseniz, sizin de üst düzey olarak esameniz dahi kalmaz...