Karara konu süreç, 2013 yılında Ankara’da başladı. Bir kişi, 25 yaşındaki üniversite mezunu işsiz kızı için bağlanan yardım nafakasının kaldırılması için dava açtı. Ankara Üniversitesi Biyoloji Bölümünden 2013 yılının haziranında kızının mezun olduğunu söyleyen baba, eğitimini tamamlaması ve yaşamını idame ettirecek olanaklara sahip olması nedeniyle kızının artık yardımına ihtiyacı kalmadığını iddia ederek 25 yaşını doldurduğu 20 Mayıs 2013 tarihinden itibaren bağlanan yardım nafakasının kaldırılmasını istedi.

Dava edilen kız, mezun olduktan sonra iş bulamadığını söyleyerek KPSS kursuna devam ettiğini ve bu nedenle de söz konusu yardım nafakasına ihtiyacı olduğunu savunarak davanın reddini talep etti.

Yerel Mahkeme babayı haklı buldu

Ankara 4’üncü Aile Mahkemesi, babanın gerekçesini haklı bularak 10 Ocak 2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yardım nafakasını kaldırdı. Gerekçede, iş bulma imkanı varken çalışmayan meslek sahiplerinin Türk Medeni Kanunu'nun 364. maddesi gereğince yardım nafakasına hak kazanamayacağı, yardım nafakasına hak kazanabilmek için ergin olduktan sonra eğitimin devam ediyor olması gerektiği ifade edildi.

Yargıtay kararı bozdu

Dava edilen kız ise dosyayı temyiz için bir üst mahkemeye çıkardı. Yargıtay 3’üncü Hukuk Dairesine gelen dosyadaki karar bozuldu. Yargıtayın gerekçeli kararında 'davalı üniversite mezunu ise de dava tarihi itibarıyla herhangi bir işte çalışmadığı, bitirdiği okul itibarıyla ülke şartlarında hemen iş bulma imkanı bulunmadığı, işe girebilmek için KPSS kursuna gittiği ve davacı babanın şimdilik yardımına muhtaç olduğunun anlaşıldığı ifadelerine yer verildi.

Yerel mahkeme kararında direndi

Bozulan karar sonrası dosya, yeniden yerel mahkemeye gönderildi. Yerel mahkeme önceki kararında direnince bu kez dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna geldi. Kurul, yerel mahkemenin direnme kararını bozdu.

"En doğal hakkı"

Gerekçede Anayasa işaret edilerek, “Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir” ifadelerine yer verildi. Gerekçede ayrıca, Türk hukukuna göre çocuğun kendisini dünyaya getiren anne ve babasından bakım parası isteyebileceği ve bunun en doğal hakkı olduğu kaydedildi.

"Üniversite mezunu olması eğitim hayatının sona erdiği anlamına gelmez"

Yargıtay, çocuğun üniversiteden mezun olmasının eğitim hayatının sona erdiği anlamına gelmediğini ifade ederek şunları kaydetti:

Günümüz şartları gözetildiğinde çocuğun üniversiteden mezun olması başlı başına eğitim hayatının sona erdiği anlamına gelmemektedir. Zira çocuğun edindiği meslekle ilgili bir işe yerleşebilmesi için yabancı dil kursu, KPSS kursu, sertifika programı gibi faaliyetlere katılması gerekli olup, bu gibi faaliyetlerin eğitimin devamı olarak kabul edilmesi zorunluluk arz etmektedir. Ayrıca çocuğun okulunu bitirip, iyi bir işe girmesi, çocuğun olduğu gibi babanın da yararına bulunmaktadır. Yerel mahkemece direnme kararında, davalının bitirdiği okul ve mesleği itibarıyla iş bulma ve çalışma imkanına sahip olduğu, iş bulma imkanı varken çalışmayan meslek sahiplerinin yardım nafakasına hak kazanamayacağı gerekçesine yer verilmiş ise de Türk Medeni Kanunu'nun 328. maddesi ergin çocuğun eğitiminin devam etmesi halinde ana ve babanın durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde yardımda bulunmalarını bir yükümlülük olarak öngörmüştür. Dolayısıyla davacı babanın aylık gelirinin 3 bin lira olduğu dikkate alındığında KPSS kursuna giderek eğitimine devam eden ve düzenli bir geliri bulunmayan çocuğuna bir miktar nafaka ödeyebileceği kuşkusuzdur. Bu durumda davacı babanın eğitimine devam eden ve yoksulluğa düşmüş olan çocuğuna yardım etmesi bir zorunluluktur."

Yargıtay, kızın eğitiminin sona erdiği ve 2016'da bir şirkette işe başladığını belirterek 23 Mayıs 2016 itibarıyla yardım nafakasının kaldırılmasına hükmetti ve yerel mahkemenin direnme kararını bozdu.

Kaynak: Halk TV