‘İki kafa bir kafadan daha hayırlıdır’ diye darbı mesel haline gelmiş bir Arap atasözü vardır. Yani düşünen beyin sayısı, alınan kararları uygulamada omuz veren insan sayısı ne kadar çoğalırsa, bir başka ifade ile ne kadar istişare yapılırsa sonuç o kadar mükemmel olur.

LAMİNAT PARKE: Zamanı evvelde evin tabanına laminat parke döşettim.’Söz vermek borçlandırmaktır’ diyen bir dinin mensubu olarak verdiğim veya aldığım söze sadakat gösterebilmek için dikkat etmeye çalışan birisiyim. Piyasa araştırması yaparken X ustanın işçiliği daha iyi diye tavsiye edilince bende onun bağlantılı olduğu firmaya yaptırmak için anlaştım. Elamanlar parkeyi döşemeye geldiler ama ben ustayı tanımadığım için, anlaştığımız ustadır diye düşünüyorum. Elamanlar parkeyi bitirebilmek için akşam geç saatlere kadar çalışırken belli ki yoruldular. Sonradan gelen elaman da parkeyi döşemeye başlayıp, bir an önce bitsin havası oluştuğunu hissedince, şurası olmadı, burası olmadı diye iki de bir uyarmak zorunda kaldım. Ve elamana: ‘Sen usta mısın, kalfa mısın, çırak mısın?’ diye sorunca: ’Ben çırağım abi’ dedi. Peki diğerleri kim? deyince, onlarda kalfa dedi. Benim tavsiye üzerine yaptırmak için anlaştığım usta parke döşenirken hiç eve uğramamış. Ücretini verirken firmaya sitem edince, ‘Abi keşke arayıp da bize söyleseydin’ dedi. Bende bu da bana iyi bir ders oldu. Bir daha ustaya bağlı olarak iş yaptırırsam ve ustayı tanımıyorsam sabah işe başlamadan ustaya kimlik soracağım dedim.

İLK ve SON KEFİLLİĞİM:

Yıllar önce bir dükkânda oturuyoruz. Bir araba alış verişi oldu. Senetlere kefil olarak imza atan vatandaş; bir iki senede imza atınca ‘Benim çıkmam gerek, Mahir burada nasıl olsa memur daha sağlam. Kalanlara da o imza atıverir ‘ deyip çıktı gitti. Tabi ben de mevcut durum içerisinde hayır atmam diyemedim. Kalan senetleri kefil olarak imzaladım. O zamana kadar kefilinde asil borçlu gibi sorumlu olduğunu bilmiyordum. Kanunu bilmemek cezaya mani değildir. Bir kaç ay sonra vadesi gelen senetler ödenmeyince avukata verilmiş ve icra takibine düşmüş. Yapılan tebligatlarda tarafıma ulaşmadığı için direk eve icra geldi ve akabinde maaşımıza haciz kondu. Baktık işin kurtuluşu yok. Anlaşma yoluna giderek faizin bir kısmı sildirdim. Sonuç, 1200 TL maaş alırken, 750 TL’sini icraya ödemek zorunda kaldım.


‘Ders alınmış başarısızlık, başarı demektir’ sırrınca ‘bir daha babam mezardan çıksa kimseye kefil olmam. Borç vermek istiyorsam, cebimde varsa onu veririm. Şayet geri iade edilmezse o gider. Eve icra gelmez. Gece rüyalarıma girmez’ diye kendi kendime söz verdim. Hatta zaman zaman kefil olmamı teklif eden akrabalarıma bile hayır cevabını verince küsenler oldu. Ama ben sütten ağzım yanınca, yoğurdu üfleyerek yemek için karar aldım ve o kararıma aynen riayet etmeyeçalışıyorum.

HİZMET ALMADAN VİSA ÇEKTİRDİM:

Zamanı evvelde çocuğumu bir dershaneye erkenden yazdırdım. O zamana kadar gönderdiğim dershanelere ödeyeceğim ücreti aylık taksitler halinde ödüyordum. Ama o gün çocuğun kaydını yaptırırken ilgili personelin; ’Hocam istersen visa kartına şu kadar taksit çekelim de her ay taksit yatırmak için buraya kadar yorulma ‘deyince, bende ‘tamam’ dedim. Aradan birkaç ay geçince dershane kapandı. Akıbet biz ücreti visa kartına taksit çektirdiğimiz için taksitleri ödemek durumunda kaldık. Tabi bundan da kendimize göre bir hisse aldık.


*
KISSADAN HİSSE: Büyük bir firmaya ortak aranmaktadır. Bunun için gazetelere ilan verilir. Görüşmeye epey talepli gelir ama içlerinden bir tanesi tabiri caizse hayatın çemberinden geçmiş, saçı sakalı ağarmış yüksek tahsili olmayan bir vatandaştır. Sıra kendine gelince içeri girer. Sen ne hangi okuldan mezun oldun? Diye sorulunca, ‘Ben okulların en yükseği olan HAYAT OKULUNDAN mezunum deyip, başlar anlatmaya. Önce memur olarak göreve başladım. Arkadaşıma kefil olunca epey borç ödedim. O bana ders oldu. Sonra baktım memurlukta para az, istifa edip kendi işyerimi açtım. İlk zamanlar çok para kazandım ama sonra iyi niyetimin kurbanı olup, iflas ettim. O da bana ders oldu. Daha sonra aile şirketi kurduk. İşler büyüdü ama hanımlar işin içine girince ayrılmak zorunda kaldık. O da bana ayrı bir ders oldu’’ diye epey sıralar. Ve akabinde ‘Eğer dışarıda bekleyen gençlerden ortak olarak alırsanız, benim yaptığım hataları yapacaklar ondan sonra tecrübe sahibi olacak ve dolaysıyla size zaman kaybettirecektir. Ama beni ortak olarak kabul ederseniz, sizlere anlattığım hatalar denendiği için bir daha yapılmayacak ve dolaysıyla firmanız daha çok para kazanacaktır’ deyince, firmaya ortak olarak kabul edilir.



‘Tecrübe bir gözlüktür, onların sayesinde ikinci defa daha iyi görürsünüz’ (h.ıbsen)