İnoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, “Garibanın ekmeği 5 TL olmuşken Cumhurbaşkanının maaşına yüzde 40 zam isteyip onaylatmaya çalışması onun halktan ne kadar kopuk olduğunu ve kendisini her şeyden önce düşündüğünün kanıtıdır” dedi.

ERBAKAN ÇOK UYARMIŞTI!

Açıklamasında, “Erbakan Hoca onun hakkında çok uyarmıştı” diyen Halil İbrahim İnoğlu, “Genel Başkanımız da abilik görevini yaparak canla başla felaketi önlemeye çalışmıştır. Olan olmuştur, her kesim aklını başına almalıdır, gerçek ve samimi Milli Görüşçülere yetki verilip acilen kötü gidişat durulmalıdır, henüz her şey bitmemiştir. Felaketlerden acilen kurtulmak için bilge uyarılara kulak vermek ve uymak mecburiyetindeyiz” şeklinde konuştu.

Art arda sosyal medya paylaşımlarında bulunan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun sözlerini hatırlatan İnoğlu , açıklamasında şunları söyledi:

“Tarımı ihracattan gelen parayla değerlendiren, her gün bir başka yerde yanan buğday tarlaları için kılını bile kıpırdatmayan bir iktidar yüzünden bugün ekmek 5 lira oldu. Eğitimi binayla değerlendiren bir iktidar yüzünden bugün gençlerimiz “diplomalı işsiz” haline geldi.

Sağlık alanında sadece hastane binası yaparak çağ atladığını zanneden, doktorlarımıza “giderseniz gidin” diyen bir iktidar yüzünden bugün insanlar randevu bile alamıyor; 3-4 hafta sonrasına bile razı oluyor ama günlerce sonra dahi muayene olamıyor."

Hukuku adliye sarayları yapmaya indirgeyen bir iktidar yüzünden her gün bir başka insanımız mağduriyet yaşıyor.

Yol yaptık, havalimanı yaptık” diye övünen bir iktidar döneminde, mazot 30 lirayı, otobüs bileti fiyatları 400-500 liraları, uçak biletleri de 1000 lirayı aştı; vatandaş evinden dışarıya adım atamıyor…

Tüm bu yanlışlarını örtmek için ise her zaman olduğu gibi iktidar problemi çözeceğine hâlâ muhalefetle uğraşıyor, algı üretme peşine düşüyor! Biz Saadet Partisi olarak, olan bitenleri gayet iyi okuyor ve aklıselimle değerlendiriyoruz.

DÖNEN TÜM DOLAPLARIN FARKINDAYIZ!

Dönen dolapların da kurulan tuzakların da farkındayız. Biz birilerinin ciğerlerini bile biliriz, onlar da bizim onları ne kadar iyi bildiğimizi bilirler! Birileri olmadık işlere tevessül etseler de biz asla “helal ve dürüst siyaset” yapmaktan vazgeçmeyeceğiz.

Gerçekleri kimseyi rencide etmeden olduğu gibi söyleyeceğiz. Fakat gerçeklerden gocunan olursa onun da müsebbibi biz değiliz! Bugüne kadar hiçbir zaman süte su katanlardan olmadık, bundan sonra da asla olmayacağız.”