İnsanoğlu yaşayarak, görerek, gezerek ve okuyarak kendisini eğitir, geliştirir ve tekâmül eder. Tekâmül, (olma, olgunlaşma, evrim) insanın belirlenmiş kuralları yaşayarak öğrenmesidir.

Tekâmül etmezsen hayatı kavrayamazsın,

Başına her geleni kadere bağlayamazsın.

Dünya bir ibret sahnesidir, düşünsene biraz,

Her şeyi sen yaptın, kimseyi suçlayamazsın..(Mehmet Özata)

Selam, İbranice Şalom’dan gelir ve barış demektir. Rahmetli Babam Mustafa

Kemal Özata, çarşıda, bağda ve dağda, tanısın, tanımasın herkese selam verirdi.

Ben de her sabah spora giderken, spor yaparken herkesle selamlaşır, iyi günler dileyerek, insanları mutlu etmeye çalışırım.

Bizim sokağın temizlik görevlisine her sabah selam verdiğim halde, yüzüme bakmadan selam alıyordu. Bir sabah,” Bak delikanlı, birisi sana selam veriyorsa,

onun yüzüne bakarak selam alınır, sen hiçbir zaman selam vermiyorsun, bari

benim selamımı yüzüme bakarak al ve tebessüm et. Hem ben sana gülerek selam veriyorum, yüzüme bakmazsan güldüğümü nasıl göreceksin?” diyerek, ikaz etmek zorunda kalmıştım.

Umarım, bizim kuşak bu güzel selam adetini Osmancık’ta devam ettiriyordur.

İstanbul’da insanlar selam özürlü. Robot gibi yaşadıkları için insani ilişkileri çok

zayıf. Büyük şehirlerde yaşayan insanlar bu yüzden mutsuz. Aynı apartmanda oturanlar bile birbirlerine selam vermedikleri için sevgiyi ve hayatı paylaşmıyorlar.

Bu garabetlerini sanki bir meziyetmiş gibi övünerek anlatan insanlara acıyorum.

Tebessüm, ruhun nezaketidir, ruh güzelliğinin dışa yansımasıdır. Sıcak bir gülüş

karşıdaki insana büyük bir mutluluk verir. Kendisine değer verildiğini hisseden insan başkalarına da değer vererek, yaşamı güzelleştirir.

Toplumda en çok sevilen ve sayılan insanlar güler yüzlü olanlardır.

Giydiklerimiz içinde bize en çok yakışan elbise tebessüm elbisesidir. Tebessüm sevgi ifadesidir. Sevginin olduğu yerde Tanrı’da vardır. Sevgi değer vermesini bilmektir.

Rahmetli Zeki Müren, güftesi ve bestesi kendisine ait Uşşak şarkısında ;

“Bir tatlı tebessümün bin vuslata (kavuşma) bedeldir.” diyerek, sevgiyi yüceltmiştir.

Teşekkür de “şükürden gelir. Teşekkür, yapılan bir iyiliğe karşı minnetini söylemektir.

Özellikle, büyük şehirlerde insanlarımız selam, tebessüm ve teşekkür özürlü oldukları için hem kendileri mutsuz oluyor, hem de karşıdaki insanları mutsuz ediyorlar.

İnsanlar her nedense sevgi, saygı, teşekkür ve takdir hislerini belirtmekten çekiniyorlar ediyorlar. Bu güzel sözler kimseyi küçültmez, aksine yüceltir.

Selam, sevgi, saygı, tebessüm, takdir ve teşekkür hem vereni, hem alanı iyileştirir.

Sevgi öyle bir şifadır ki, hastalara can verir,

Paylaştıkça çoğalır, yaşama anlam verir,

Sevgisiz gönüller çorak toprağa benzer,

Ne sevecek can verir, ne de bir canan verir…(Mehmet Özata)

BAADDİN FIKRALARI

1—Bir ülkenin kendi halkını kandıran bir medyası varsa, o ülkenin başka düşmana ihtiyacı yoktur.

2—Medeniyet kadın ve erkeğin birlikte yürüyebilmesidir. İşte bu yüzden cehaletin korkusu daima kadındır. Çünkü kadın ne öğrenirse çocuklarına onu öğretir. Cehalet kadının aydınlanmasını bu yüzden istemez.

3—Pencereden baktığınızsa güneşini esirgemiyorsa gökyüzü sizden, birileri yaşadığınız günlerin bedelini ödediği içindir. (Sabahattin Ali)

4—Fakirler bir gün cennetin olmadığını öğrenirlerse bu dünyayı idare edemeyiz” der, Lord Jacop Rothschild, (Amerikan dolarını basan sülale)

5--- Dün gece Türk milli futbol takımımızın Almanya’da Alman milli takımıyla başabaş mücadele ederek 3-3 berabere kalması çok hoşuma gitti. Şenol hocamı ve milli takım futbolcularımızı kutluyorum.