Hey, rüzgâra kapılmış benim cahil delikanlım / Cam çerçeve kırarak mı, senin hak arama muradın? / Özüne dön evladım

*

Demek öyle ha, bu da olacak / Haydi bugünü geçtik diyelim / Peki ya, yarın huzuru mahşerde nasıl olacak?

*

Neden yarım kaldı sohbet / Yoksa kelimeler mi etmiyor kifayet?

*

Eskiden gözüne bakınca / Saygıdan iki büklüm olurdu babası / Şimdi dalga geçiyor dedesiyle, o babanın yaramaz sxpxsx

*

Sabah sabah vur davulcu, çal zurnacı / Bir başka doğsun güneş / Dağılsın üstümüzdeki karabulutlar / Henüz tükenmeden umutlar

*

Dedi: Hoca çok güzel vaaz etti / Dedim: Ya tesiri? / Dedi: Daha kapıda bitti / Dedim: Eyvah, hoca boşuna nefes tüketti

*

Kalmadı be ahbap, tadı düzeni dünyanın / Ve hatta her gece özlemle beklenen rüyanın / Çünkü barışın yerine zulümle oturdu savaş / Birazcık ümit vardı, o da tükeniyor yavaş yavaş

*

Önce insan, sonra eşyalar değişti / Güya insanlık biraz modernleşti / Lakin ruhlar daraldı, stres ise sebepsizleşti

*

Dedi: ‘Hak’ olmadan oluvermişse ‘Hak’ / Bugün olmazsa yarın çıkar mutlak / Dedim: Doğrudur, el hak!

*

Her gün yeni birini tanıyor insan / Meğer tam tanıdım derken, hiç tanımadığını anlıyor insan

*

Adam yolda yürürken gölgesinden korkar / Acep bana da bundan gelir mi diye zarar / Korkma be adam, gölge gerçek değil zaten hayal

*

Dost gördüğün ‘değere’ veremedi ise ‘değer’ / Demek ki tanıyamamışsın bir şeyler eksikmiş ‘meğer’

*

Eskiden dostlara dost kadar verilirdi değer / Şimdi ise etkisi yetkisi kadar olmuş meğer

*

Bir meslek ki, toptan bitmişse güven / İflas eder, mesleğinin hakkını tam veren / Çünkü biz topyekün, kaliteyi ucuza isteyen

*

Bazen kelimeler yetmez sukut eyler dil / On beşinde, yirmisinde solunca gencecik gül

*

Dedi: Boşunaymış bunca verdiğim üstün değer / Biraz yetkili olunca kolay değişecekmiş meğer

*

Ne zaman geçsem o yoldan hep anılar canlanır birden / Demek unutulmuyor hiç bir şey kötüden iyiden

*

Dedi: Gelmedi akraba olarak cenazemize / Lakin gitmiş bir başkasının ta nesinin nesine / Dedim: Peki niye? Dedi: Galiba menfaati alisine

*

Ansızın gelen ölümle sarsılan insan / Yine de dünyayı baki sanıp günaha dalan insan / Ah bir anlasan! Ah bir anlasan

*

Evi, damı virane olmuş

Bağı bahçesi boz kalmış

Hanımını da muhtar almış

Hasan emmi ölünce

Mezarını çam dibine eşmişler

Kabrini ak taşlarla örtmüşler

Eskilerini de deli Hüseyin’e itmişler

Hasan emmi ölünce

Adına yapılan çeşmeden sular akıyor

Manzarası güzel, her geçen bir bakıyor

Çevresinde de kurtlar – kuşlar cirit atıyor

Hasan emmi ölünce