Osmancık'ta 12 Mart İstiklal Marşı'nın kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u anma programı 12 Mart 2022 Cumartesi günü saat 14.30'da Osmancık Belediye Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.

Osmancık Kaymakamı Ayhan Akpay ile protokol üyelerininin Osmancık Belediye Kültür Merkezi'nde Günün anlam ve önemine binaen sergilenen resim sergisinin kurdele kesilerek açılışının yapılışı ve öğrencilerin yaptıkları resimlerin gezilmesi ile başladı.

Salonda Saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunmasıyla başlayan kutlama programı uygulayan Mehmet Akif Ersoy İlkokulu Müdürü Sefa Kayalı’nın konuşmaları ile devam etti.

Kayalı konuşmasında şu ifadeleri kullandı;

"Milletlerin hayatında, geleceklerine yön veren önemli olaylar, kilometre taşı niteliğinde abidevi şahsiyetler vardır. Genç nesillerin iyi yetişmeleri, geleceğe güvenle bakabilmeleri ve milli şuuru ayakta tutabilmek için bunların hatırlanması gerekir.

Fikir ve şiir tarihimizde çok önemli bir yeri olan Mehmet Akif, Mütareke ve İstiklal Mücadelesi döneminde esarete isyan eden, milletini uyanmaya ve uyanık davranmaya çağıran bir aksiyon adamıdır. Akif’in en büyük meziyeti, söyledikleri ile yaptıklarının örtüşmesidir.

Mehmet Akif Ersoy, “Ahlak Nizamı” değerlerini bünyesinde taşıyan biridir.

Yaşadığı devrin kudretli ve şöhretli bir çok şairi dururken, neden İstiklâl Marşı yazma görevi MehmetÂkif’e verildi?.

Öncelikle bu bir “nasip” işidir. MehmetÂkif’e “nasip” olmasının sırrı ise, Süleyman Nazif’i ağlatıp, “Allah’ın şehitleri olduğu gibi şairleri de var” dedirten meşhur “Çanakkale Şehitleri Destanı”dır.

Âkif bu şiiriyle, hem yorgun milletin yüreğini kıpırdatmış, hem de şehidi en iyi anlayan ve anlatan şair olduğunu göstermiştir.

Kendi derin imanıyla Anadolu insanının imanını aksiyona dönüştürebilecek tek şair olarak belirdi ve İstiklâl Marşı ona ısmarlandı.

İstiklal Marşı "Korkma!" seslenişi ile başlar. Buradaki korku ifadesi sıradan bir korku olmayıp her karış toprağı şehit kanları ile yoğrulmuş aziz vatanımızın kaybedilme endişesinin dillendirilmesidir Bu en olumsuz durumlarda dahi ümitli kalabilmenin bir ifadesidir. Çünkü esaret de ümitsizlik de bize yakışmazdı.

Milletimizin hür yaşama azmi ve aşkı, Mustafa Kemal gibi bir liderin başkanlığında, bizlere yeni ufuklar açtı. Ezelden beridir hür yaşamış ve bundan sonra da yaşayacak olan milletimiz, vatanına ve istiklaline yönelmiş olan bu çılgınca ve hayâsızca saldırılara elbette boyun eğmedi, eğmeyecektir.

Bu yüce destanı yazan ustayı, hem de yazdıran sayısız kahramanı rahmetle anarken, son sözü yine üstadın dizelerine bırakıyorum: Mehmet Âkif Ersoy diyordu ki "Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırtmasın." Ama Mehmet Âkif Ersoylar hep olsun” şeklinde ifadelerde bulundu.

Öğrenciler tarafından “Zulmü Alkışlayamam“ şiiri okundu

Devamında Mehmet Akif Ersoy’un hayatı ve İstiklal Marşı’nın yazılış öyküsü sinevizyon gösterisiyle anlatıldı. Ardından Bir öğrenci “Birlik” adlı şiiri okudu. Peşinden “Yüreklerde Akif Dillerde Hürriyet sunumu yapıldı. Amasya Üniversitesi Öğretim Görevlisi İsa Çolaker’in Mehmet Akif Ersoy la ve Günün anlam ve önemi ile ilgili konfers verdi.

Konferansın ardından dereceye giren öğrencilerin ödüllerini İlçe Kaymakıamı Ayhan Akpay ile protokol üyeleri verdi ve program sona erdi.

Kutlama programına Osmancık Kaymakamı Ayhan Akpay, Osmancık Belediye Başkanı Ahmet Gelgör, Cumhuriyet Başsavcısı Yunus Dönmez, Osmancık ilçe Emniyet Amiri Ahmet Dilbaz, Jandarma Komutanı J. üsteğmen Nuri Uyar, Osmancık Belediye Başkan Yardımcısı Kadir Eskiadam, Osmancık Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Cebeci, İlçe Milli Eğitim Müdürü İdris Makinacı, Osmancık Esnaf Odası Başkanı Nihat Kabakçı, AK Parti İlçe Başkanı Şerif Okudan, CHP İlçe yönetimi,  MHP İlçe Başkanı Satılmış Karatağ, Amasya Üniversitesi Öğretim Görevlisi İsa Çolaker, İlçe Müftüsü Dr. Eyyup Aydın, Sosyal Hizmet Merkezi Müdürü Mehmet Gürer, Belediye meclis üyeleri, daire müdür ve amirleri, okul müdürleri, öğretmenler, öğrenciler ve çok sayıda davetliler katıldı.

Mehmet Akif Ersoy kimdir?

Kosova'nın Suşitsa köyünden İstanbul'a göç etmiş bir ailenin oğlu olan Ersoy, İstanbul'un Fatih ilçesinde 20 Aralık 1873'te dünyaya geldi.

Ersoy, Fatih'te bulunan mahalle mektebinde iki sene boyunca Kur'an eğitimi gördükten sonra 1879'da Fatih Emir Buhari Mahalle Mektebine başladı, 1882'de Fatih Merkez Rüştiyesi'nde orta öğrenimine devam etti.

"Ne biliyorsam kendisinden öğrendim" dediği babası Fatih Camisi medrese hocalarından Mehmet Tahir Efendi'den Arapça dersi alan Ersoy, aynı zamanda Fatih Camisi'nde Farsça derslerini de takip etti.

Babasının "Ragif" adını verdiği, ancak annesi ve arkadaşlarının daha kolay telaffuz ettikleri "Akif" adıyla çağırmasıyla bu ismi benimseyen Ersoy, rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca dillerinde gösterdiği üstün başarıyla ön plana çıktı.Ortaokul yıllarında şiire merak duymaya başladı.

Rüştiye yıllarında şiire merak duymaya başlayan ve şiir kitaplarına yönelen Ersoy'un okuduğu ilk manzum eser ise Fuzuli'nin "Leyla ve Mecnun"u oldu.

Ersoy, rüştiyeyi bitirdikten sonra 1885'te dönemin gözde okullarından Mülkiye İdadisi'ne kaydoldu. Burada Muallim Naci Bey'den edebiyat dersleri aldı.

Babasını verem hastalığı nedeniyle 1888'de kaybeden Ersoy, ertesi yıl büyük Fatih yangınında evleri yok olunca ailesiyle maddi açıdan zor durumda kaldı.

Usta şair Ersoy, öncelikle meslek sahibi olmak ve yatılı okulda okumak istediği için Mülkiye İdadisi'ni bıraktı. Yeni açılan veteriner yüksekokulunda "Ziraat ve Baytar Mektebi"ne başlayan Ersoy, 1893'te baytarlık bölümünü birincilikle bitirdi.

Okul yıllarında spora da ilgi gösteren Ersoy, başta güreş ve yüzücülük olmak üzere uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışlarına katıldı.

İlk matbu eseri 1893'te yayımlandı

Eğitim hayatının son iki senesinde şiire ilgi duymaya başlayan Ersoy, divan edebiyatına merak sardı ve okuduğu eserlerin etkisiyle arkadaşlarına manzum mektup denemeleri kaleme aldı.

Mehmet Akif Ersoy'un, daha sonra çeşitli gazete ve dergilerde şiirleri yayımladı. Bilinen ilk matbu eseri ise "Hazine-i Fünun" mecmuasında 1893'te yayımlanan bir gazel oldu.

"Tophane-i Amire" veznedarı Mehmet Emin Bey'in kızı İsmet Hanım ile 1898'de evlenen ve 3 kız, 3 erkek çocuğu olan Ersoy'un oğullarından biri, henüz 1,5 yaşındayken vefat etti.

Şiir yazarak ve öğretmenlik yaparak, edebiyat alanındaki çalışmalarına devam eden Ersoy, arkadaşları Eşref Edip ve Ebül'ula Mardin'in çıkardığı ve ilk sayısı 27 Ağustos 1908'de yayımlanan "Sırat-ı Müstakim" dergisinin başyazarı oldu.

Bütün şiirlerini Safahat'ta topladı

Şiirlerini 7 kitaptan oluşan "Safahat" adlı eserinde toplayan Ersoy, 1911'de yazdığı ilk bölümde Osmanlı toplumunun meşrutiyet dönemini, 1912'de yazdığı "Süleymaniye Kürsüsünde" adlı ikinci kitapta da Osmanlı aydınlarını anlattı. "Halkın Sesleri" adlı üçüncü bölümü 1913'te kaleme alan Ersoy, "Fatih Kürsüsünde" isimli eserini ise 1914'te yazdı.

Ersoy, 1917 tarihli "Hatıralar" ile Birinci Dünya Savaşı hakkında görüşlerinin yer aldığı 1924 tarihli "Asım"ın ardından 7. bölüm olan "Gölgeler"i 1933'te tamamladı.

Yoğun ısrarlar sonucu Kur'an-ı Kerim'i Türkçeye tercüme etmeyi kabul eden Ersoy, 6-7 sene üzerinde çalışmasına rağmen sonuçtan memnun kalmayarak imzaladığı anlaşmayı feshetti.

Mehmet Akif Ersoy, Türk milletine armağan ettiği için İstiklal Marşı'nı, "Safahat" isimli eserine koymadı.

Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele'de halkı bilinçlendirmeye çalışan Ersoy, 10 yıl boyunca İstanbul'daki selatin camilerinde ve Anadolu'daki birçok cami, şehir ve kasabada vaaz verdiği için "Camideki Şair" unvanıyla anıldı.

Vefatının ardından "Safahat" eserini Ömer Ziya Doğrul ve M. Ertuğrul.