Yaşlılık herkesin gireceği yol olup geri dönüşü yoktur. Gün geçtikçe geniş aileden çekirdek aileye doğru yol alıyoruz. Dolaysıyla toplumsal olarak bireyselleşiyoruz. Bu durum da özellikle belirli oranda apartmanların, dairelerin planlarının yeniden gözden geçirilmesini gerektiriyor diye düşünüyorum. Çünkü köy yaşam alanından şehir yaşam alanına daha doğrusu evladının evine gelen yaşlılar tam olarak uyum sağlayamıyorlar. Örneğin sabah erken kalksa evdekiler uyuyor, gürültü yapsa belki torunlar ders çalışırken rahatsız oluyorlar, haber izlemek istese gelin hanım dizisini kaçırmak istemiyor, acıksa belki dolabı açmaya çekinebiliyorlar. Dolaysıyla yaşlılar evlatlarının evinde ekseriya ne ev sahibi ne de misafir hesabı arada kalıyorlar. Durum böyle olunca annesine babasına düşkün olan evlatları derinden üzüyor. Ama başka çare de bulamıyorlar.

İşte bu bağlamda, özellikle orta halli vatandaşlar için evlat refakatinde evlada komşu olabilmek formülü ortaya çıkıyor. Sizin anne babanız yaşlandı kendilerini idare edemez duruma düştü. Evlat olarak bunu dert edinmek ve rahatsız olmak zorundasınız. Çünkü gezen görür, yaşayan ölür, eden bulur, kaybedince de daha kıymetli olur. Lakin anne babanız biraz da ehli geçim değil yanınızda birazcık fazla kalınca sıkıntı doğuyor. Hatta aile parçalanmasına doğru yol alıyorsunuz. Çünkü eski sabır kimselerde kalmadı. Ama köye gönderince de gözünüz arkada kalıyor, içiniz rahat etmiyor. Bu durum da sizin dairenin bitişiği 1+1 daire olduğunu düşünelim. Annenizi babanızı getirir oraya yerleştirir, anahtarını da cebine verir, genel ihtiyaçlarını karşılarsınız. Geceli gündüzlü bir ihtiyacı olsa duvara vurur sizde koşar adım gidersiniz. Hatta arada ‘’anne baba yarın sabah kahvaltıya senin oradayız artık akşamdan hazırlığını yap’’ deyip gönlünü alırsınız. Arzu eden eşi dostu veya diğer evlatları da daha rahat gelir gider. Kendileri de canı isterse size gelir istemezse çeker kapısını evinde oturur.

Netice olarak herkes 3+1 dairenin yanına annesi babası için ikinci bir 3+1 daire almak veya kiralamak imkânına sahip değildir. Bu durum da 2+1, 3+1, 4+1, dairelerin hemen bitişiğinde 1+1 gibi makul fiyata kiralanabilecek veya beraber satılabilecek şekilde dairelerin bulunması faydalı olur kanaatindeyim. Zira birçok yenilikler ihtiyaçlardan ortaya çıkar. Yıllardır farklı kesimlere seminer veriyor buna benzer farklı örnekler sunuyorum. Çoğu kursiyer arkadaşlarda gerçekten güzel olur deyip tasdik ediyorlar. Netice olarak hem yaşlılarımız özgür olur, mutlu olur hem de bizim evimizde tatsızlıklar yaşanmaz. Hatta şartlar gereği bakıcı tutmak zorunda kaldığımız zaman biraz daha kontrolümüz altında olur. Bunu şu şekilde de düşünebiliriz. 2+1 dairemize hem iç giriş hem de dış giriş vererek 1+1 daire ilave edilmiş olsa, normal zamanlarda tek daire gibi kullanabilir, böyle bir ihtiyaç hâsıl olduğunda yaşlımıza tahsis edebiliriz. Şahsen ben imkânım olsa böyle bir daire almayı tercih ederim. Özetle işin özü evin dış kapı anahtarının yaşlılarımızın cebinde olması ve kendilerini özgür hissetmelerinin sağlanmasıdır. Anne babasını kaybetmiş kiminle konuşsak ‘’giden geri gelmiyor ve eksiğimiz varsa vicdan azabı dinmiyor’’ diye üzüntülerini ifade ediyorlar.

EV-LENMEK = KAT-LANMAK OLDU

Eskiden köy yerlerinde evlenenlere bir göz oda verilirdi bunun adı EV-lenmekti. Şimdi kira da olsa herkese bir KAT veriliyor. Bunun adı KAT-Lanmak olmalı. Olmalı ki elektrikler erkenden kesilip, geçimsizlik ve akabinde boşanmalar zirve yapmasın ve eş-ler gençlikte hayat arkadaşı, yaşlılıkta çocuklar yanından kaçarken iyi kötü birbirlerinin doktoru olabilsinler.

ANNEME ODA OLABİLİR Mİ?

Babası vefat etmişti. Kendisi de bir evin bir oğlu idi. Memur oldu. Başka bir şehre atandı. Yazın yine köyde birkaç komşu oluyor ama kışın hiç kimse olmuyordu. Babasının ölümünden sonra annesini köyde tek başına bırakıp gurbete gitmek çok zor geldi. Bir an önce ev tutup yerleşince hiç olmasa kışları annesini yanına getirmek istiyordu. Çok geçmeden nişanlandı. Düğün hazırlıkları başladı. Annesi de elindeki birikintisini evladına verdi. Eşyalar alındı ve sipariş verildi. Ancak eşyalar düğünden üç gün önce gelecekti. Davetiyeler bastırıldı. Her şey yolunda idi. Eşyalar geldi, müstakbel kayınvalide, baldızlar ve gelin adayı ev düzeltilirken kış aylarında köyde kimse kalmayınca arada annesinin geldiğinde rahat kalabilmesi için odanın birinin annesine göre düzenlenmesini istirham etti.

O da ne? Bir de annen mi gelecek?

Dedim ya, yazın komşular var ama babam vefat edince kadıncağız kışın köyde tek kalamaz. Kalayım dese de, epey yaşı var benim gönlüm razı olmaz. Bir de uzak memleketteyiz. Ne olur ne olmaz.

Gelin hanımdan önce annesi tepki vererek, ‘’annen yanında devamlı duramaz’’ der. Gelin hanım adayı da tasdik eder.

Öyle mi?

Öyle

Daha gelmeyen annem şimdiden problemse ya gelince ne olur deyip, yüzüğü parmağından çıkarır ve yolu gösterir. Delikanlı ‘’yaptığım masrafı kaybettim, Allah nasip ederse geri gelir ama annemi kaybedersem bu beden vicdan azabından erir’’ diye mırıldanır.

BAŞSAĞLIĞI: Osmancık Seki Köyü - Elmalı Mahallemizden Hakkın rahmetine kavuşan Mehmet Dikici amcamıza Allahtan rahmet, sevenlerine sabrı cemil diliyorum.