Dokuz Eylül Tıp Fakültesi Profesörlerinden Acil tıp da Prof. Dr. Sedat Yanturalı doktorları anlatıyor.
Bu hekimler varya acayip değişik tiplerdir. Anlayamazsınız onları. Bunlar ülkenin en zeki tipleridir. Önce üniversite sınavında yüzdelik dilimde en üst sıralara yerleşirler. Ardından çok uzun ve zor olan, tıp fakültesi denilen yerde büyük bir inatla okuyup, mezun olurlar. Sonra Tus, Mus, pratisyen, mecburi hizmet, uzmanlık mecburi hizmet gibi hiçbir meslekte olmayan ilginç şeylerle güçleri ve dayanıklılıkları sınanır.

Hiçbir zorluktan yılmaz bunlar.
Garip tiplerdir bunlar. Ayağınızdan damarınızı alıp kalbinize takarlar, stetoskop diye bir şeyle dinleyip hastalığınızı falan söylerler. Beyninizdeki tümörü çıkarıp masaya koyarlar. Kalbi duranların kalbini falan çalıştırır bunlar.

Filmlere, tahlillere bakıp şak diye ne olup bittiğini söyler bunlar adama.
Manyak gibi çalışkan ve inatçıdırlar. İnsan üstü sabırları vardır. Değişik bir türdür bunlar. Geceleri falan da uyumazlar, herkes uyur bunlar uyumaz. Yıllarca bir mesaide 36 saat falan çalıştırılırlar, bunlar da inatla çalışırlar. Dedim ya değişik bunlar.
Öyle tokat atmakla, darp etmekle falan uğraşılmaz bunlarla. Azrail ile dans ettikleri rivayet edilir. Gerçekten doğru mudur, şehir efsanesi midir bilinmez.
Paralarını kesmekle falan önleri de kapanmaz bunların. Yetişkin hale gelmiş bir hekim evrim geçirmiş, yemeden, içmeden, uyumadan çok uzun süre hayatta kalma adaptasyonu kazanmıştır.Çoğu doygun, efendi, terbiyeli ve saygılı ailelerin zeki ve çalışkan çocuklarıdırlar. Ailelerinin göz bebekleridirler.
Onlara saldıran terbiyesiz, seviyesiz tipler bile kendi çocuklarının hekim olmasını isterler. İşte böyle kıskanılan, garip, mesleküstü bir şeydir hekimlik.Bunlar sizin sandığınızdan daha bir değişik tiplerdir. Hiç anlayamazsınız.
Giderler, bakakalırsınız.

NEDEN KONUŞ MUYORSUN?
1475 yılında İtalya Toskana Bölgesinde doğan Michelangelo, Rönesansın en önemli ressam, heykeltıraş ve mimarıdır. Michelangelo, heykeltıraşlığı ile dünyanın en önemli ismidir. Daha 26 yaşında Davud heykelini yapmıştır. 5.5 metrelik bir mermer plakayı uzun süren çalışması ile bitirmiş ve Rönesans’ın en önemli eseri olmuştur. 1501 yılında başlayıp, 1504 yılında bitirdiği çocuk kral Davud, Michelangelo’nun en tanınmış eseri kabul edilmektedir. Hatta bu eser bugün Floransa’nın sembolüdür.

Bu heykel için sanatçı, bir barakada kalmış ve kadavraları incelemiştir.

Michelangelo meşhur Musa heykelini yaparken sonunda çekicini alır ve bağırarak yaptığı Musa heykeline fırlatır ve “Neden konuş muyorsun?” diye bağırır.

Yaptığı şeyin yontma bir sanat ya da zanaat değil gerçekten Musa’ya bir beden vermek olduğuna o kadar inanır ki, konuşmaması onu delirtir.

Musa’nın dizinde çekiç izi hâlâ mevcuttur.

KADIKÖY BELEDİYE BAŞKANINDAN ÖZGÜRLÜK PARKINA ATATÜRK HEYKELİ YAPMASINI RİCA ETTİĞİM İÇİN AZAR İŞİTTİM.

Dün gece Özgürlük parkı Anfisinde Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı’nın halkla sohbet toplantısına gittim. Kadınlar sürekli kedi, köpek, kısırlaştırma ve sokakların sorunlarından bahsettiler.

Bir ara ben de söz alarak parka bir Atatürk heykeli yapılmasını rica ettim.

Şerdil bey öyle bir kızdı ki, hiç anlayamadım. “Kimse benim Atatürk sevdamı sorgulayamaz, haddi değil. Parkta Atatürk ve İnönü heykeli var, daha ne istiyorsunuz? dedi. “Ben de çok küçük oldukları için “Onlar minyatür heykeller” dedim. “Siz benim aklımla alay mı ediyorsunuz?” diye bağırdı.

Ben daha fazla muhatap olmamak için anfiyiterkettim.

Arkamdan bağıra bağıra konuşmaya devam ediyordu. Adam resmen beni azarladı. Çok üzüldüm tabii.

Oylarımızla seçilen bir belediye başkanının masum bir Atatürk heykeli ricasına neden bu kadar tepki vermesini bir türlü anlayamadım.

Sanırım, parka 2-3 senedir Atatürk heykeli yapmaması yüzünden kendisini CHP Genel Başkanına şikâyet eden bir arkadaşımla beni karıştırdı Şerdil başkan.

Öfkesi aklının önüne geçen bir yönetici olarak gördüğüm Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı’nı kınıyorum.

24 Haziran 2022 / Mehmet Özata