Bir gün insanlardan kaçan, yalnız yaşamayı tercih eden yaşlı bir adama sorarlar.

“Sürekli yalnız olmaktan bıkmıyor musun?” Yaşlı adam cevap verir:

“ Yapacak çok işim var". İki şahin eğitmem gerekiyor. Ve iki kartal. İki tavşan sakinleştirmek ve yılanı eğitmek. Eşeği motive etmek ve aslanı evcilleştirmek”

Ama senin etrafında hiç hayvan göremiyoruz!” “Neredeler?”

“Onlar içimizde yaşayan hayvanlardır.”

İki Şahin, gördükleri her şeye saldırıyorlar. İyi-kötü, faydalı-zararlı onlara ayırt etmeyi öğretmeliyim. Çünkü onlar benim GÖZLERİM.

İki kartal, dokundukları her şeyi mahvediyor, yaralıyor, parçalıyorlar. Onlara hizmet etmeyi ve zarar vermeden yardım etmeyi öğretmeliyim. Çünkü onlar benim ELLERİM.”

Tavşanlar, her zaman korkarlar, kaçarlar ve saklanırlar. Onları sakinleştirip, zor durumlarla başa çıkmayı öğretmeliyim, beladan kaçmayı değil. Çünkü onlar benim AYAKLARIM.”

En zor kısmı yılanı izlemek, sıkı bir kafeste, güvenli bir şekilde kilitli olsa da her zaman saldırmaya, sokmaya, yakın olan herkesi zehirlemeye hazır.

Bu yüzden onu takip edip, disiplinli olmalıyım. Çünkü bu benim "DİLİM.”

Eşek herkesin bildiği gibi çok inatçı, sonsuza kadar yorgun ve işini yapmak istemiyor.

Bu yüzden ona şükretmeyi ve akışta olmayı öğretmeliyim. Çünkü bu benim VÜCUDUM.”

Ve sonunda kral olmak ve herkese emretmek isteyen bir aslanı evcilleştirmek istiyorum. Gururlu, kibirli ve dünyanın kendi etrafında dönmesini istiyor.

O aslanı terbiye etmeliyim. Çünkü bu benim EGOM.”

“Gördüğünüz gibi yapacak çok işim var”

Not: Soru sorulan yaşlı adam, Lev Nikolevic TOLSTOY'dur.

Evvel ki hafta Özgürlük parkı giriş kapısı karşısında muayenehanesi olan arkadaşım Uygur Türk’ü Akapuntur uzmanı Dr. Nimetullah Reşidi kardeşimizi koronadan kaybettik.

Muayenehanesinde kendisini ziyaret ettiğimde, Pekin Üniversitesinden mezun olduğunu, Çince, Türkçe, Farsça ve Arapça bildiğini söylemişti.

Müthiş bir kütüphanesi vardı. Türk müziğini çok sevdiği için her konserlerimize davet ederdim. Çok deneyimli, kültürel düzeyi yüksek güzel bir insandı Uygur’lu kardeşim.

Allah rahmet eylesin, nurlarda yatsın ve mekânı cennet olsun.

Pandemi döneminde saat 10.00’dan sonra parkta maskeyle Rize Kalkandere’den Beykozlu üstadım İbrahim İslamoğlu ağabeyle fiziki mesafeyi koruyarak edebi ve felsefi sohbet yaparak yürürüz. Benden 5 yaş büyük İbrahim ağabey kültürlü ve çok donanımlı bir insan. Bazen ben iyi bir kulak olup onu dinliyorum, bazen o iyi bir kulak olup beni dinliyor.

Bilgisinden, görgüsünden istifade ettiğim İbrahim ağabeyi sevgi ve saygıyla anıyorum.

Yaklaşık 15 dakika kültürfizik yaptıktan sonra, babası Osmancık İnönü İlkokulunda müdürlük yapmış (1945-1955-Burhanettin Bildirgen) olan Kadın Doğum uzmanı arkadaşım Dr. Yüksel Bildirgen’ le Osmancık muhabbeti yaparak 1-2 tur daha atarız.

Yüksel beyde çok sevimli, sempatik, mütevazı, kültürel düzeyi yüksek güzel bir insan.

Yaklaşık bir yıldır devam eden Pandemi döneminde Osmancık’lı dostlarla toplanamadık.

Allah’tan her gün bir kaç Osmancık’lı dostla telefonla görüşerek hal, hatır soruyor ve çocukluk günlerimizi anarak mutlu olmaya çalışıyoruz.

Sık görüştüğüm arkadaşlar, Osmancık’tan Mustafa Boyvat, Yücel Boyacı, Bekir Gürsoy, Muammer Okutan, Lütfü Gözübüyük, Mehmet Uslu, Osmancık Belediye Başkanı Ahmet Gelgör, Kadir Delibaş, Abdullah Keskin, Mustafa Uysaler, Metin Taş, Ankara’dan e. Albay Mehmet Ceylan, Mustafa Yağan, Mustafa Uslu, Ahmet Özbek, İrfan Uzuner, Süleyman Dibek, İstanbul’dan Ahmet Çörekçi Paşa, Mahmut Karslı, Yakup Eken, Selim Çatal, Dr. İsmail Gökgöz, Dr. Yüksel Bildirgen, Sakin Derindere, Emrullah Elverici, Mehmet Haykır, Cengiz Erdoğan, Şahin Koçak, Faruk Helvacı, Samsun’dan Rıdvan Derindere..,

BAADDİN FIKRALARI

1—“Arkadaşlar arabamdaki porselen çaydanlık lambası yanıyor, sebebi ne olabilir? Bilen var mı?” “Sanayide motorcu İdris usta çayı demlemiş seni bekliyor!”

2—Kâfir Yeni Zelanda’da sokaklara buzdolabı yerleştirmişler, insanlar ihtiyaç fazlası yemeklerini oraya bırakıyormuş. İhtiyacı olanlar da alıp yiyormuş. Böyle bir fikrin açın halinden anlamak için asırlardır oruç tutan Müslümanlardan değil de kâfirlerden çıkması biraz enterasan değil mi? 29 Ocak 2021 /Mehmet Özata