Şubatta cemreler art arda düşer, / Hava su ısınır, toprak dillenir,

Tomurcuklar açıp dalları döşer / Nazlı nazlı büyür, yaprak dillenir..(Salih Kozan)

Korana kâbusu yüzünden ne hayatı ne de baharı doğru dürüst yaşayamadık.

Yaklaşık tam 2 aydır evlerde hapis hayatı yaşıyoruz.

Bazen Göztepe’deki evimizin daracık balkonuna çıkarak kitap okuyor, sokakta gezinen kedileri, martıları ve köpek gezdiren insanları seyrediyorum.

Küçücük köpeklerin önüne çıkan her yeri koklamalarını, her köşeye çiş yapmalarını büyük bir sabır ve özveriyle seyreden insanlara hayran oluyorum.

Çok zaman önce spora giderken minicik köpeğinin bir köşeyi koklamasını bekleyen bir beye,” sabrınıza hayranım beyefendi, nasıl da bıkmadan, üşenmeden bu yavrunun başında dakikalarca bekleyebiliyorsunuz, bravo” dedim.

Beyefendi de, ”Mehmet bey , (parktan tanıyormuş) siz sabahları gazete okumuyor musunuz? O da günlük gazetesini okuyor” demişti.

Hayvanları ben de çok severim ama evimde köpek ve kedi besleyemem. Torunlarım ara sıra “Dede bizim Hera’yı biraz gezdir. “diyerek bana takılıyorlar ama ben hiç oralı olmayarak onlara takılmıyorum.

Köpeklere bu kadar ilgi ve sevgi göstermek insanlığın bir başka boyutu olsa gerek.

Demek ki, ben daha o boyuta gelememişim. Son senelerde mahallemizde 8-10 tane hayvan mağazası açıldı. Demek ki, iş yapıyorlar!

Benim de çocukluğum da Tom adlı bir av köpeğim vardı.

Hafta sonları avcılık yapan rahmetli babam Mustafa Kemal Özata beni 5-6 yaşlarımda ava alıştırmıştı. Sabahın erken saatlerinden akşama kadar azık çantası sırtımda, elimde bir değnek yaklaşık 30-40 kilometre dere tepe dolaşarak avlanırdık.

Altı yaşımda iken babam Samsun’dan Fransız Pointer cinsi 2-3 aylık bir yavru av köpeği getirdi. Çok sevinmiştim. Adını Tom koyduk.

Hemen ona bahçemizde bir kulübe yaptık. Hafta sonu Tom’u da kucağımda ava götürerek diğer av köpekleriyle beraber ava alıştırmaya başladık.

gün avda Tom çok yorulduğu için kucağıma aldım. Kucağım kanla doldu. Korkarak babama, “baba, baba Tom’un kuyruğu kanıyor” diye bağırdım. Babam, “normal oğlum, köpekler ve atlar çok yoruldukları zaman kuyruklarındaki ince kılcal damar yırtılarak fazla kanı boşaltır. Damar yırtılarak kan akmazsa hayvanlar çatlayarak ölürler” dedi.

Kısa zamanda Tom müthiş bir av köpeği oldu. 1954 yılında babam bana 610 liraya Kırıkkale yapısı bir av tüfeği aldı. İlk tavşanı 11 yaşımda vurmuştum.

Babamın Robüst marka Fransız av tüfeği, benim de Belçika malı Remington marka beşli bir otomatik tüfeğim vardı.

Babamla ve Tom’la beraber ava gittiğimizde hiç boş geldiğimizi hatırlamıyorum.

Tom avlaklarda bütün çalıları tek tek koklayarak çalılar içinde pısmış keklik ve tavşanlar için ferma verip bizi bekler, biz de çalıya yaklaşarak “haydi Tom aport “ diyerek keklik ve tavşanları avlardık.

Avcılığımda maalesef, çok keklik, tavşan, ördek ve kaz vurmuştum. Allah affetsin.

BAADDİN FIKRALARI

1—İyilik yapar gibi görünmeyin. İyilik yapın görünmeyin.

2—Hayat ne gideni getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın.

3—Televizyon ilk gerçek demokratik kültürdür. Herkese hitap eder ve halkın isteklerine göre şekillenen bir kültürdür. Korkunç olan, halkın istediği şeylerin bunlar olmasıdır.

4—Kadın her gün temizlik yapıyor, yemek yapıyor, dünyaya bir canlı getirebiliyor. Bir kapris yapmış çok mu? (Bu sefer büyük oynadım, haydi hayırlısı…)

5—“Hocam kafayı yedim, orucum bozulur mu?”

6—Biri Bektaşiye sormuş, “Allah var mıdır baba erenler?” “Olmaz olur mu? demiş.

Yetmiş senedir birbirimizle uğraşıp duruyoruz, hep onun dediği ol