Kargı ilçesi Koyunkıran köyü namı diğer ‘Golazın Zirvesi’ ilçeye 35 km uzaklıkta olup meşhur Kargı yaylasından gidilmektedir.

Yolu asfalt olup devletten her türlü hizmeti almıştır.

Hatta köyün içi bile parke taşıyla döşenmiştir. Köy halkı tamamen İstanbul’da olup, yazın 35 hane gelmektedir.

Köy adına dernek kurulmuş olup sürekli köylerine sahip çıkılmakta ve sürekli etkinlikler düzenlenmektedir. Harika bir manzaraya sahiptir.

Benim 32 yıl önce ilk görev yerimdir. Tabi o zaman yol yok, telefon yok, elektrik yok.

Vesselam yok, yok, yok...

İlçeye yürüyerek 18 saat ve ağır kış şartları. Hatta o yıllarda 1 imam 2 öğretmen çığ altında kalıp ölmüştü.

Ben de vefa adına 32 yıl sonra annemi ve öğretmen adayı oğlumu alarak (babasının hangi şartlarda görev yaptığını görsün, öğretmen olmadan dersini alsın niyetiyle) Ramazan bayramında ziyarete gittim.

İyi ki gitmişim tarifi mümkün olmayacak şekilde mutlu oldular. hayatta kalan bir kaç 90'lık amca bağırlarına bastılar.

Güzel örnekler paylaşıldıkça çoğalır sırrınca çok hoşuma giden bir çalışmayı paylaşmak istiyorum.

Köyün zirvesine kamelya yapmışlar.ve bu kamelyanın duvarına dünden bugünlere kadar rahmetli olmuş tüm köylülerin resimlerini ve vefat tarihlerini asmışlar.

Her kamelyaya oturanın ölmüşlere BİR FATİHA okumasına vesile oluyorlar. Diğer taraftan karşı tarafına da köy adına yapılan etkinliklerin ve hayatta olanların resimleri asılmış.

Lisanı haliyle ''Ey köylüm dünü unutma, ölmüşlerine vefalı ol , ölümden ders al sen de bir gün öleceksin..Bunun için sakın ola köyde yaşarken ve her zaman birbirimizin kalplerini kırmayalım, birlik beraberlik içerisinde köyümüze ve köylümüze sahip çıkalım şu üç günlük dünyada '' diye ders veriyor...

Anneciğimiz anlattığına göre, 70 sene önce bizim köyde bir teyze, ''Gün gelecek insanlar, ulu ulu köylerden ulu ulu şehirlere kaçacaklar. ve yine gün gelecek insanlar ulu ulu şehirlerden bunalıp geri ulu ulu köylere ( hobi bahçelerine) kaçacaklar'' dermiş.

Kim bilir belki de ermiş....Çünkü bugün aynen yaşanıyor...

Köylerine ve ölmüşlerine sahip çıkan ilk göz ağrım olan Koyunkıran Köyünün gençlerini en kalbi dileklerimle tebrik ediyorum.

İstanbul da yaşayıp köylerini garip bırakmadıkları için.

Ümit ederim çoğumuza örnek olur. Çünkü makamımız mekanımız ne olursa olsun doyduğumuz yerde dursak ta doğduğumuz - atalarımızın doğduğu köylerimize mutlaka sahip çıkmalıyız diye düşünüyorum...