Korona yüzünden evlere hapsolduk. Görülmemiş zamanları, yaşanmamış olayları yaşıyoruz. Biraz gülmeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

1-- Ramazan günü Nasreddin Hoca’nın susuzluktan başı döner, dayanamaz çaktırmadan bir çeşmeye yanaşır tam suyu içerken bir köylü görür Hoca’yı. “Aman hoca günah değil mi bu yaptığın?” Hoca öfkeyle cevaplar; “Yıkıl karşımdan Ramazan gider bir daha gelir ama ben gidersem bir daha geri gelemem, ne günahı?”

2--Bektaşi bayram namazından sonra dua ediyormuş; “Allah’ım bana bir şarap parası ver. ”Yanında namazını bitiren kişi de ellerini kaldırmış; “Rabbim bana iman ver” diye dua ediyor. Bektaşi’nin duasını duyunca öfkelenip “Allah’tan şarap istenir mi? İman istesene benim gibi” demiş. Bektaşi cevaplamış;

“Ne yapalım efendi herkes kendinde olmayanı ister.”

3--Softanın biri Bektaşi’ nin önüne geçti: “Ey Erenler; iyisin, hoşsun, ilim irfan sahibisin; bir de oruç tutup, namaz kılsan, bizim nazarımızda da itibarın olur o zaman” dedi. Bektaşi gülümseyerek; “Sizin nazarınızda itibar kazanmak için, Tanrı önündeki itibarımı zedeleyemem” dedi.

4-- Kardeşim karne almıştı. Fakat birçok zayıf notu vardı. Annem, babamla beni
kenara çekip uyarıları sıralıyordu; 'Sakın çocuğun moralini bozmayın, sakın kötü bir şey söylemeyin.' Uyarılar özellikle babama yönelikti; 'Hele de sen, sakın çocuğun gururunu kırma.' Babam daha fazla dayanamadı ve sordu; 'Karne için ne zaman özür dileyeceğiz?'

5--Yılbaşı arifesi diye hakim son derece toleranslı ve iyimser bir havada tutukluya sormuş. Neyle suçlanıyorsun ? Yılbaşı alışverişini erken yapmakla efendim. Demiş tutuklu. Bu suç değil demiş hakim. Ne kadar erken yaptın Bu alışverişi? Mağaza açılmadan efendim!

6--Şair Eşref, bir gün eşeğe binmişti, yolda giderken arkadan İzmir Valisi Kâmil Paşa'nın arabası ile gelmekte olduğunu görmüş ve yol vermek için sağ kenara çekilmişti. Yolun bu kenarında büyük bir çukur vardı. Kamil Paşa espri olsun diye: " Eşref, çok kenara çekilme, çukura düşersin " dedi. Eşref: " Merak etme Paşam, eşek kâmildir "cevabini verdi.”

7--Churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, Churchill' e kızgın kızgın şöyle seslenir: "Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım." Churchill, oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır: "Hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, ben o kahveyi seve seve içerdim."

8--Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. Bir gün eşi Sokrates'e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış. Sokrat, gayet sakin: "Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum" demiş.

9--Eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. Talebesi: "İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum" diye itiraz edecek olunca Eflatun cevap vermiş: "Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum."

10-Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile'ye hasımlarından biri: "Efendim" demiş, "Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?" Galile: " Doğru" demiş, "Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mi?"

11-Bir toplantıda, bir genç Mehmet Akif' i küçük düşürmek ister: "Afedersiniz, siz hayvan doktoru musunuz? " demiş. Mehmet Akif istifini bozmadan "Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?"

cevabını vermiş.

12-Fatih, hocası Akşamseddin’e sorar: - İnsan açlığa ne kadar dayanabilir? Akşamsettin cevap verir: -“ Ölünceye kadar.”

BAADDİN FIKRALARI

1—Gördüğü insan kardeşini sevmeyen, görmediği Allah’ı hiç sevmez.

2—Nasıl kafa sayısı kadar düşünce varsa, kalp sayısı kadar da sevgi çeşidi vardır.

3—Gösteriş bir insanın kültürel zayıflığını yansıtma halidir.

4—Vucudunuzda anormal belirtiler hissettiğinizde, kendi kendinize tedavi etmeye kalkmayın, hemen hastaneye gidin.

5—Eğitim gerçeklerin öğretilmesi değildir. Düşünmek için aklın eğitilmesidir.

6—Yuvayı dişi kuş yapsın. Çocuğa dişi kuş baksın. Yemeği dişi kuş yapsın. Ütüyü dişi kuş yapsın. Çamaşırı, bulaşığı dişi kuş yıkasın. Nerde kardeşim bu diğer kuş?

1 Ocak 2022 / Mehmet Özata