30-35 sene önce, Osmancık İlçemizde Koyunbaba köprüsünün karşısında, 10-15 M2’lik mütevazı bir bakkalımız vardı. Ortalama 100 çeşit ürün bulunurdu. Bu da ahaliye fazlasıyla yettiğinden, birde o dönemlerde alışverişi genelde baba yaptığından çok masraf gerekmezdi. Tüketimi körükleyen kredi kartları cebimize girmediğinden, veresiye defterleri aklımızda kalırdı. Öğrencilik yıllarım, büyük ağabeyimin yanında böyle bir ortam içinde geçtiğinden kendi adıma epey tecrübe sahibi oldum. Belki de gayri resmi diplomanın en değerlisini, okula gitmemiş ağabeyimden burada aldım.

O zamanlarda mahalle bakkallarının ayrı bir önemi vardı. Onlar mahallenin fakirini, zenginini, cömerttini, cimrisini, bekârını, evlisini, hırlısını, hırsızını bilirdi. Tabiri caizse yangınlara kar, muhtaçlara var olurken, isteyenlerde gönül elçiliği yapardı. Mini, süper, hiper market derken aldı başını gitti. Böylece bakkallarında pabucu dama atılınca, bakkal amcalarda eski canlılığını kaybetti… Konumuz bakkallardan açılmışken, siz değerli okuyucularıma tarihi bir vakıayı hatırlatmak istiyorum.

Ahmet Rıfkı Efendi Vefa Lisesinde Fransızca hocasıdır. Dersler hep sönük geçer. Çünkü talebeler gönülsüzdür. Talebe üzüntülü olunca, hoca mutlu olabilir mi? Elbette olamaz. A.Rıfkı Efendi, bir gün dayanamayıp sorar. ’Çocuklar, neden böyle yapıyorsunuz? Bir sıkıntınız mı var?’ Çocuklar cevaben: ’ Nasıl çalışalım, babamız, amcamız Çanakkale’de savaşıyor. Her an şahadet haberleri gelebilir.’ Deyince, A.Rıfkı Efendi, kendi kendine durum böyleyken sen buralarda durmamalısın, doğru Çanakkale cephesine der ve hemencik annesinin yanına gidip elini öpüp, müsaadesini alır. Ve mahalle bakkalına gider.’BAKKAL AMCA ben Çanakkale’ye gidiyorum. Annemin ihtiyaçlarını aksatmadan ver. Aralıklı olarak maaşımdan sana göndererek borcunu öderim.’ Der.

Verdiği söze sadık kalarak, aksatmadan annesin borcunu ödemeye devam eder. Ama zamanla para gelmez olunca, bakkal anlar ki, Ahmet Rıfkı Efendi şehit oldu. Fakat bunu annesine hissettirmez. Kadıncağızın ihtiyaçlarını vermeye devam eder. Bir gün postacı Ahmet Rıfkı’nın künyesini ve özel eşyalarını getirip annesine verince, anne oğlunun şahadetini öğrenir.

Anne, bakkala gider. ‘Oğlum şahadet şerbetini içti. Artık bana para gelmez. Bundan sonra bir şey alamam, elimdeki parayla şu borcumu ödeyeyim’ deyince, Bakkal: ‘Sen şehit annesisin, evine git. Başka akraban gelsin’ der. Başka akrabası gelince, Bakkal: veresiye defterini açıp, biriken tüm borca bir kırmızı kalem çekerken, Ahmet Rıfkı Efendi, borcunu Çanakkale’ de hayatını vermekle ödedi’ cümleleri ağzından düşerken, gözlerinden de yaşlar dökülür.

‘’Çanakkale zaferini kazandıran işte bu haslettir arkadaş / Bunları gençlere anlatamazsak, kaybedilir gelecekte en kolay savaş’’(Rabbim bir daha bu millete savaş göstermesin) Keşke büyük marketlerimiz de, buna benzer bölümler olsa ne güzel olur. Zorda, darda kalanları, ihtiyacını söyleyemeyip gözyaşını içine akıtanları sevindirebilsek. Kim bilir belki de vardır da, ben duymamışımdır.

*

ŞİMDİ UNUTTUK SENİ BAKKAL AMCA!

Bir ekmek, bir yumurta lazımsa

Koşar gelirdik hemencik sana

Derdik para yok, deftere yazsana

Şimdi unuttuk seni bakkal amca.!

Gün bitip dükkânı kapatmış olsan bile

Lazımsa bir şey, basardık evinin ziline

Mesai bitti diyemez, açardın geri yine

Şimdi unuttuk seni bakkal amca.!

Aldığımızı sade veresiye yazdırmaz

Birde yanında borç para isterdik

Yaz kara kaplı deftere, hadi eyvallah derdik

Şimdi unuttuk seni bakkal amca.!

Mahallenin fakirini, zenginini sen bilirdin

Yardım edeceklere yol gösterip, akıl verirdin

Sanki sen biraz daha samimi idin

Şimdi unuttuk seni bakkal amca.!

Mini, süper, hiper adıyla çıkıverdi market

Yeniyi bulunca adettendir, eskiyi terk et

Acayip değişime uğradı, 30 yıldır memleket

Şimdi unuttuk seni bakkal amca.!

Paranın küsurunu almak ayıp sayılırdı

Malzemeler poşete değil, çantaya konulurdu.

Belki de bilmeden çevreci olunurdu

Şimdi unuttuk seni bakkal amca.!

Bilinmeyen adresler senden sorulurdu

Denk gelindiğinde sofrana ortak olunurdu

Anlaşılan bu hızlı değişim seni de yordu

Şimdi unuttuk seni bakkal amca.!

Ne söyledimse yaşayıp, görüp söyledim

Bir ara bende bakkalda, hizmet eyledim

Bir kaç dörtlükle geçmişi yâd eyledim

Şimdi unuttuk seni bakkal amca.!