Merhaba sevgili Osmancık’lılar. Biliyorsunuz, yaklaşık 15 aydır Korona Virüs belası bütün dünyayı esir aldı. Herkes evlerde pusuya yattı. Evlerde hareketsizlikten herkes şişmanladı. Vucut estetiğimiz yok oldu. Moraller bozuldu.

İnsanlar büyük şehirlerden tatil yörelerine akın etmeye başladı. Biz de İstanbul’dan Yalıkavak’taki yazlığımıza geldik. Gündoğan’ın sırtındaki yazlığımız çok engebeli bir arazide olduğu için ben yine de yürümeye ve spor yapmaya devam ediyorum.

Zamanın birinde, Bitlis’e yolu düşen Bektaşi dedesi, bakmış ki her taraf dere, tepe,

ellerini havaya açarak, “Hey Allah’ım bu nasıl inişli, yokuşlu dere, tepe bir yer, bir kadeh koyacak düzlük yaratmamışsın!” diyerek Allah’a sitem etmiş.

Yalıkavak’taki bizim Halikarnas sitesi de böyle engebeli bir arazide kurulmuş.

Çorum’lu meşhur hemşehrimiz Ahmet Ahlatçı bizim iskeleye yakın bir yerde büyük bir arazi satın almış. Yirmi tane muhteşem villa yapacakmış. Ahmet beyle telefonla konuştuğumda, “Size komşu olacağız Mehmet bey” dedi.

Son yıllarda Yalıkavak çok gelişen ve çok dönüşen bir yer. Yazlık fiyatları korkunç prim yaptı. Yazlıkların aylık kirası kırk bin, elli bin liradan başlıyor.

Çocukluğumdan beri ağabey kuşaktan büyüklerimle görüşmeyi, onlarla sohbet etmeyi çok severim. Onlardan çok şey öğrendim. Öğrenmeye de devam ediyorum.

İki hafta önce Ahmet Çörekçi paşamla telefonla yaklaşık yarım saat sohbet ettik. Ahmet Paşam, Çorum lisesinde okurken Osmancık ’tan Çorum’a at arabasıyla yaptığı yolculukları anlatır. Osmancık haberlerini çok merak eder. Telefonda Osmancık’ta öleni, kalanı mahalle, mahalle dile getirir hasret gideririz.

Ahmet paşam ara sıra Erdal Durukan’la tenis oynuyormuş.

Geçen hafta da emekli İş Bankası müdürü Mahmut Karslı ağabeyi telefonla arayarak sohbet ettik. Biliyorsunuz Mahmut ağabeyin kızlarından birisi Amerika’da, diğeri İngiltere’de. Bu ay sonu Amerika’daki kızı ziyaretine gelecekmiş, çok mutluydu.

Yine geçen hafta Osmancık’tan emekli Milli eğitim müdürü Hüssam Aslan ağabeyle yaklaşık yarım saat telefonla görüştük. Osmancık haberleri aldım. Hüssam ağabey, her gün öğleden sonra ırmak kenarındaki Osmancıkspor lokalinde Bekir Gürsoy, Yücel Boyacı, Aziz Doğan, Yılmaz Dündar’la sohbet ediyorlarmış.

Üç gün önce de emekli Ziraat Bankası müdürü Yılmaz Dündar ağabeyle görüşerek,

Hal hatır sordum. Yılmaz ağabey de iyiymiş çok şükür.

21 Haziran’da Elektrik mühendisi Ahmet Albayrak’ı arayarak hal, hatır sordum. Ahmet Göztepe’den Bayramoğlu’na taşınmış. Sağlığı iyiymiş. Yaramaz bir durum yokmuş. Ahmet aramaz, aranmayı sever.

gün bazen Antalya’da, bazen Samsun’da yaşayan Ahmet Okudan’ı aradım. Ahmet Okudan’ı çocukluğumuzdan bu yana yaklaşık 60 yıldır görmedim. Ahmet İlahiyat Fakültesini bitirmiş. Samsun’da kırtasiyecilik ve bazı illerde de Müftülük yapmış. Samsun’da geçen hafta ölen Rıdvan Derindere’den haberi olmamış.

Geçen hafta da kadim dostum Yakup Eken’i aradım ve hal hatır sordum. Yakup’da iyiymiş çok şükür. Eski günlerimizde Bağdat caddesinde Yakup’la buluşur sohbet ederdik. Yakup’un ağabeyi İskender ve Mustafa benim akranlarımdır. Yakup benden 8-9 yaş küçük olduğu halden Yakup’la da çok iyi anlaşır, muhabbet ederiz.

Her gün Osmancık’tan birkaç arkadaşla mutlaka görüşür, Osmancık haberleri alırım.

Hafta başında genç kuşaktan meşhur eczacı kardeşimiz Mustafa Boyvat’la görüştüm.

Mustafa Boyvat, “Abi çok şükür korona Osmancık tabiriyle biraz tohtadı” dedi.

Buna çok sevindim. Osmancık’ta da yaramaz bir havadis yokmuş.

BAADDİN ESPRİLERİ

1—Hindistan’ın dünyaca meşhur lideri Mahatma Gandi, “Mustafa Kemal İngilizleri yenene kadar Tanrı’yı İngiliz zannederdim” demiş.

2—Reklamınız batsın. Sosyal medyada, boyalı basında ve internetten gazete okurken her tıklamada reklam karşımıza çıkıyor. Reklamlar bıktırmaya başladı.

3—Maçların devre arasında kumandayla gezinirken, aptal dizilerde genç kızların defileye çıkar gibi sergiledikleri yarı çıplak kıyafetleri ve çok bilmiş küstah tavırları çok canımı sıkıyor. Bu diziler Türk milletinin aile yapısını resmen sabote ediyor.

4—Bir nesil bilginin cezalandırıldığı ve cehaletin saadet olduğunu öğrenerek yetişiyor. Bir sonraki nesil, cahil olduklarını bile bilmeyecek. Çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecekler. ( Ursula Guin)

25 Haziran 2021 / Mehmet Özata