Sevgili torunlarımızın torunları,

‘Tarih muazzam bir erken uyarı sistemidir’ (N.Covsins) Bizlerin oturduğu binaların çoğunluğu sizlerin döneminde ömrünü tamamlamış olacağından muhtemelen yıkıp yeniden yapacaksınız. Çünkü ‘Eskiyi tamir, yeniyi almaktan zordur’ Dürüst olmak gerekirse bizlerden de sizlere miras kalacak eksikliklerimiz olacaktır. ‘Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapamadıklarımızdan da sorumluyuz’ (J.B.Moliere) sırrınca; sizler torunlarınıza bu eksiklikleri miras bırakmamanın gayreti içinde olunuz. Planlamalarınızı 100 sene hatta 200 sene sonrasına göre yaparsanız yeni ihtiyaçlardan dolayı kırma dökme daha az olur kanaatindeyim. Mesela Fransa; bir taraftan II. dünya savaşı devam ederken, diğer taraftan savaş sonrası Paris’in büyük göç alacağını olacağını düşünerek 100 sene sonrasının planlamasını yapmakla meşgul olur. Yine Amerika’da bir yatırım yapılmadan önce, daha plan aşamasında üniversitelerde uzun süre tartışılır akabinde çıkan sonuç için mahallinde anket yapılır ve tesis bitince kimsenin diyeceği bir şey kalmazmış. Çünkü o tesisi kullanacaklarında, tesis yapılmadan önce olumlu veya olumsuz katkısı olduğundan kendini içinde kabul edermiş.

Öyle ince hesaplar yapınız ki, biz bugün Mimar Sinan’ın eserlerini gezerken ayrıntıları gözlemlediğimizde nasıl hayretle ve minnetle yâd ediyorsak, sizlerin torunları da sizlere daha çok teşekkür edebilsin. Helal olsun, ecdadımız ne kadar da ince ruhluymuş diye hayırla yâd etsin. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın arzu ettiği dikey mimari yerine yatay mimari en azından bundan sonra daha çok olur. Göze de gönle de hoş gelir. (Eskinin kibriti dik koy hastane yan koy okul olsun anlayışından elhamdülillah kurtulduk)

İşte en bariz örnek Osmancık ilçemizin tarihi koyunbaba köprüsü. 500 sene önceden yapılmış ama iki araç rahatça geçebiliyor. Su birikintisi yok. Göze de hoş geliyor. Bir OSMANCIKLI olarak Koyunbaba köprüsünde şu eksiklik var diyeni duymadım. Buna mukabil hemen karşısında son teknoloji ile yapılan yeni köprülerde sıradan vatandaşların gözüyle belki teknik açıdan doğru olmasa bile birçok eleştirinin yapıldığına şahit oldum. Hatta yıllar önce çocuğuma: ’ Oğlum şu iki köprüye bak bakalım hangisi hoşuna gidiyor?’ diye sorduğumda, o zaman 7-8 yaşındaki oğlum, tarihi koyunbaba köprüsünü gösterdi. Çocuk gözünde oluşan bu fark, geçmişle günümüzün karşılaştırması açısından beni çok etkilemişti.

İsterseniz bunu şöyle bir örnekle pekiştirebiliriz. Siz kilometrelerce otobanlar yapabilirsiniz ama o otobanı yaparken kaplumbağan girmesini ve trafiği tehlikeye sokmasını önleyecek bir set çekerseniz muhteşem olursunuz. Yoksa 130 Km hızla giden ve önüne ansızın çıkan kaplumbağa çapmamak için kaza yapan bir sürücü ölürse, insanlar arasında, sosyal medyada otobanın güzelliğinden çok kaplumbağan kazaya sebep olması konuşulur. ’99 tane güzel görünür söylenmez ama 1 tane çirkinlik aranır bulunur’ sırrınca, güzellikler gönüllerde kalırken, çirkinlikler yağ gibi yüzeyde dolaşır… Durmadan dedi kodu yapılmasına vesile olur…

Sevgili torunlarımızın torunları,

Sizlerde gelecek kuşaklara ışık tutması açısından mutlaka mektuplar yazıp, günlükler tutmaya çalışınız. Çocuklarınıza, torunlarınıza bırakacağınız maddi mirasın yanında, manevi olarak rahatlatacak, zorda kaldıklarında rehber olacak bilgi, tecrübe ve anılarınızı aktarınız. Bunun da yolu yazmaktan geçer. Yazınız ki, bilgi ve tecrübeleriniz sizinle beraber mezara gömülmesin. Gün yüzünde kalsın. Zira ‘Anı yazmak ölümün elinden bir şeyler koparmaktır’(A.Gide)

Sevgili torunlarımızın torunları,

Eskiye ait alışkanlıkların yavaş yavaş değişime uğradığını, toplumda temel afet bilinçlenmesi noktasında eksikliklerin olmasıyla beraber özellikle okullarımızda anasınıfından başlamak üzere eğitim, tatbikat, malzeme bağlamında ülkemizin her noktasında güzel çalışmaların olduğunu memnuniyetle gözlemliyoruz. Dileğimiz bu bilgilendirmelerin, gelecek kuşaklarda olası afetler öncesinde ilgilenmeye dönüşmesidir. Bunu sağlayamıyorsak bir yerlerde yanlışlıklarımız var ve boşa kürek çekiyoruz demektir. Çünkü afetler sonrası kargaşa döneminde uğraşmaktansa, afetler öncesi rahat dönemlerde gerekli hassasiyeti göstererek gereğini tavizsiz yapmak daha kolay ve daha ekonomiktir. İnanmazsanız deneyiniz. Bu da ancak topyekün bilinçlenme ile sağlanabilir.

Hz İbrahim’in narına su taşımaya çalışan karınca misali, muhtemel afetleri afiyette atlatabilmemiz adına samimi emek veren toplum gönüllü veya resmi görevli personelleri en kalbi duygularımla tebrik ediyorum. Zira ‘Sevgiliye sunulan hediyeyi saymak yakışık olmaz / Az çok deme gönder mutlak karşılıksız kalmaz’’ hesabı bilinçlendirme çalışmalarına devam edip, beklenmedik bir zamanda can ve mal kaybının en aza indirilmesine vesile olabilirsek maddi olmasa da, manevi olarak gıyaben de olsa bir dua ile geri döner. Bu duanında ilgiliyi hangi bela ve musibetlerden koruyacağını Allah bilir. Bu bağlamda birçok anı dinlemişizdir.

Sevgili torunlarımızın torunları,

Sizler bu mektubu okurken muhtemel ki bizlerin yerinde yeller esecek, baki âlemde fani âlemin hesabıyla meşgul olacağız… Umulur ki, beddualarınızdan çok, dualarınıza müstahak oluruz da ilahi hesabımız kolay olur. Allah yar ve yardımcımız olsun.

Mektubuma nihayet verirken, 2099 yılındaki torunlarımızın torunlarına kalbi selamlarımı sunar, savaşlar yerine barışın, kavgalar yerine kardeşliğin, yokluk yerine bolluğun, afetler yerine afiyetin, salgın hastalıklar yerine sıhhatin yaşanmasını temenni ederim.

Dedeleriniz adına DEDENİZ Mahir –Şubat 2021)