Saadet Partisi Osmancık İlçe Başkanı Halil İbrahim İnoğlu, zehir zemberek bir açıklama yaparak hükümeti eleştirdi.

İnoğlu, "Bugün Türkiye’nin problemi soğanlar değil Türkiye’yi soyanlardır. Bugün Türkiye’nin problemi depocular değil, repoculardır" dedi.

Yaptığı yazılı açıklamada esnafın, üreticinin, köylünün kan ağladığının altını çizen İnoğlu, "Enflasyonu düşürmek için rapor yayınlayanı görevden alıyorlar. Ürünlerin fiyatını düşürmek için üreticinin boğazına sıkıyorlar. Türkiye bu zihniyet ile daha fazla idare edilemez. Esnafımızın ve üreticimizin içine düştüğü durum ne yazık ki tam manasıyla Mahzuni Şerif’in dediği gibidir; Yoksulun sırtından doyan doyana, bunu gören yürek nasıl dayana, yiğit muhtaç olmuş kuru soğana, bilmem söylesem mi söylemesem mi..." ifadesini kullandı.

SP İlçe Başkanı Halil İbrahim İnoğlu'nun konuyla ilgili değerlendirmesi şu şekilde:

HELİKOPTER KAZASI – SİVAS TREN KAZASI
"Geçtiğimiz hafta da gündeme ne yazık ki üzücü hadiselerle başlamak mecburiyetinde kaldık. Öncelikle Gebze’de Viyadükün çökmesi sonucu 5 işçimiz enkaz altında kaldı. İşçilerimizin sağ salim çıkarılmasını temenni eder, kazada yaralananlara geçmiş olsun dileklerimi iletirim. Geçtiğimiz Pazartesi günü İstanbul Sancaktepe’de eğitim uçuşu yapan askeri bir helikopterimiz düştü. Kaza neticesinde, 4 evladımız şehit oldu, 1 askerimiz ise yaralandı. Bu kazada şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet diler, acılı ailelerine sabr’ı cemil niyaz ederim. Yaralı askerimizin ise bir an önce sağlığına kavuşmasını temenni ederim. Bu üzücü hadisenin yanı sıra Sivas’ta yolcu treninin, yük treni ile çarpışması sonucu 8 vatandaşımız yaralandı. Bu kazada yaralanan vatandaşlarımıza da şifa dilerim.

COĞRAFYAMIZDAKİ KRİZLER
Gündemimize bu haftanın önemli dış politika gelişmelerinden birisi ile devam etmek istiyorum. Bildiğiniz üzere Ukrayna ve Rusya arasında uzun zamandır ciddi bir kriz söz konusu. Bu kriz geçtiğimiz Pazar günü tekrar gün yüzüne çıktı. Biz ister İslam ülkesi olsun ister olmasın bütün insanlığın sorunları ile ilgileniyoruz. Bugün coğrafyamız özellikle de İslam ülkeleri ne yazık ki savaşların kıskacında ciddi bir kargaşa ile karşı karşıyadır. Bölgemizde savaş ve çatışmanın yayılması bu coğrafyanın asil unsurları için kan ve gözyaşından başka bir şey getirmeyecektir. Biz ister Suriye, ister Irak, ister Yemen, ister Ukrayna olsun yeryüzünde yaşanan bütün çatışma ve savaşların son bulmasını temenni ediyorum.

SOĞAN STOKÇULUĞU
İç politikada yaşanan gelişmelere dönecek olursak, ilk olarak kanayan yaramız olan ekonomi ile başlamak istiyorum. Malumunuz olduğu üzere geçen hafta iktidar ekonomiyi düzeltmek için son derece önemli bir karar aldı. Ekonomimize zarar veren ne kadar “SOĞAN LOBİSİ” varsa diz çöktürmek için kolları sıvadı. Depo depo soğan stoku arıyorlar. Üreticinin kış ayı için sakladığı bir kamyon dahi gelmeyecek soğanı stokçulara ağır darbe diye millete anlatıyorlar. Neymiş 30 ton soğan ele geçirmişler bugün 30 ton soğanın en iyi ihtimalle ederi 150.000 Liradır. Bugün Türkiye’nin sadece 2018 yılında ödenecek olan dış borç faizi 9 milyar dolardır. 2017 bütçesinde faize ayrılan miktar 57.5 Milyar Liradır. Çok açık ve net bir biçimde ifade etmek istiyorum. Bugün Türkiye’nin problemi soğanlar değil Türkiye’yi soyanlardır. Bugün Türkiye’nin problemi depocular değil, repoculardır. Yetkililer üreticimizi töhmet altında bırakıp üç kuruşluk malına göz dikeceğine, Çukurambar’da kurulmuş komisyoncuların peşine düşmeleri daha isabetli olur.

ESNAF KAN AĞLIYOR
Bugün ne yazık ki içinde bulunduğumuz durum tam anlamıyla bir trajediye dönüşmüş durumdadır. Stokçuluk bahanesi ile hal esnafının depolarını basacağız diyen iktidara sormak istiyorum Belediyelerde ve kamu kurumlarında ihalelerde yolsuzluk yapanları da israf edenleri de aynı şekilde denetleyecek mi? Yoksa yolsuzlukları belgeleyenleri görevden almaya devam mı edecek? Bu yapılan stokçuluk mücadelesi fiyatları düşürmek için mi? Yoksa tarımda ithalatın üstünü örtmek için mi?

Enflasyonu düşürmek için rapor yayınlayanı görevden alıyorlar. Ürünlerin fiyatını düşürmek için üreticinin boğazına sıkıyorlar. Türkiye bu zihniyet ile daha fazla idare edilemez. Esnafımızın ve üreticimizin içine düştüğü durum ne yazık ki tam manasıyla Mahzuni Şerif’in dediği gibidir; Yoksulun sırtından doyan doyana, bunu gören yürek nasıl dayana, yiğit muhtaç olmuş kuru soğana, bilmem söylesem mi söylemesem mi...

PARAMIZ ERİYOR
Bugün gelinen noktada iktidar yaşanan ekonomik krize komik tedbirler almaktan başka bir şey yapamıyor. Çarşı - pazar her geçen gün daha da ateş pahası oluyor. Ürünlerin gramajı düşürülüyor, fiyatlar artıyor. Ne yazık ki Türkiye’nin bu ekonomi yönetimini taşıması mümkün gözükmüyor. Bakınız 5 Kasım 2018 tarihli bir araştırmaya göre ülkelerin asgari ücretle alabildiği toplam benzin litresi bu vahim durumu bir kere daha ortaya koyuyor. Listede 21 Avrupa ülkesi içerisinde asgari ücret ile 317 litre benzin alarak Türkiye en sondan ikinci sırada bulunuyor. Eğitimde en son sıralardayız, adalette en son sıralardayız, basın özgürlüğünde en son sıralardayız, akademik kalitede ilk 500’e giremiyor durumdayız, Geldiğimiz noktada ne yazık ki alım gücünde de en son sıralara düşmüş durumdayız.

ASGARİ ÜCRET ZAMMI
Bugün ziraat odalarını ziyaret ediyoruz çiftçimiz kan ağlıyor. Esnaf ve Ticaret odalarını ziyaret ediyoruz sanayicimiz, işçimiz kan ağlıyor. İnsanlarımız ay sonunu getiremiyor. Önümüzdeki günlerde Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanacak. Biz şimdiden uyarılarımızı yapmak istiyoruz. Bugün Türkiye’de yoksulluk sınırı 6 bin 328 TL, açlık sınırının ise 1972 TL’dir. Asgari ücret ile bu rakamlar arasındaki makas her geçen gün artmaktadır. Bizim bu konudaki önerimiz asgari ücrete enflasyon oranınca zam yapılması ve asgari ücretten vergi alınmamasıdır. Unutulmamalı ki göstermelik zamlar bugün insanımızın derdine derman olmayacaktır.

ADALET HERŞEYİN BAŞI
Türkiye’de kanayan bir başka yaramız ise adaletin zedelenmesidir. Daha önce defaatle dile getirdik. Adalet devletin temelidir, adalet olmadan olmaz! Lakin bugün Türkiye’de yüz binlerce mağdur ortaya çıktı. Bu insanların bir kısmı ile alakalı hapis cezaları verildi. Devam eden ve sonuçlanamayan davalarda eklendiğinde bu rakamın on binleri bulması endişe ediliyor. Lakin gel gelelim ki şuan iktidar partisinden belediye başkanı olan insanların FETÖ ile boy boy fotoğrafları ortaya çıkıyor. Buradan iktidara sesleniyorum “devlet küfr ile ayakta durur ama zulüm ile ayakta durmaz.” Parası olanın, gücü olanın kurtulduğu belediye başkan adayı olduğu bir süreçte garibanın ezildiği bu davalar doğru değildir."