Saadet Partisi Osmancık İlçe Başkanı Halil İbrahim İnoğlu, Türkiye'de yaşanan ekonomik krizin faturasının üreticiye, esnafa, çalışanlara kesilmesinin yanlış olduğunu belirtti.

İnoğlu, "Bu krizle mücadelenin tek bir yolu var israf ve yolsuzluğun önlenip üretim ekonomisine biran önce geçilmesidir. Yoksa zabıtaların polislerin dükkan dükkan gezip zam kovalaması ile bu krizin üstesinden gelemezsiniz" dedi.

AK Parti iktidarına yüklenen İnoğlu, iktidarın ABD ile ikili ilişkilerin ve müttefikliğin arttırılacağı söylemlerine ilişkin; “Dün düşmandılar bugün yeniden dost oldular” ifadesini kullandı.

"DİK DURMAK BAŞKA DİKLENMEK BAŞKA"

“ABD değil miydi binlerce tır silahı, terör örgütüne veren. ABD değil miydi Suriye’yi, Irak’ı paramparça eden. ABD değil miydi onlarca şehit vermemize sebep olan?” diye hükümete seslenen SP İlçe Başkanı İnoğlu, “Gel-gitli dış politika ile bu ülkeye zarar veriyorsunuz. Böyle bir dış politika olmaz. Bunca şehidin bunca gazinin kanı, ahı sizi çarpar. ABD'yi biran önce stratejik müttefik olarak görmekten vazgeçin. Bir kere daha söylüyoruz dik durmak başka diklenmek başka” dedi.

Papaz’ın iade edildiğine göre bundan sonra krizin faturasının kime kesileceğini soran İnoğlu, şunları söyledi:

"İSRAF VE YOLSUZLUK ÖNLENMELİ, ÜRETİM EKONOMİSİNE GEÇİLMELİ"

“Esnaf kan ağlıyor, üretici kan ağlıyor, insanlar evlerini zor geçindiriyor. İktidar bu işin altından şuana kadar Brunson’u bahane ederek kalktı. Anladığımız kadarı ile bu krizin faturası her zamanki gibi üreticiye, esnafa, insanımıza kesilecek. Zenginler daha zengin, fakirler daha fakir hale gelecek. Bu krizle mücadelenin tek bir yolu var israf ve yolsuzluğun önlenip üretim ekonomisine biran önce geçilmesidir. Yoksa zabıtaların polislerin dükkan dükkan gezip zam kovalaması ile bu krizin üstesinden gelemezsiniz.

EJDER MEYVESİNE KAYNAK VAR, VATANDAŞA YOK

Ülkemizde birçok kişiyi alakadar eden bir başka konu ise Emeklilikte Yaşa Takılanlar meselesidir. Malumunuz olduğu üzere bu mesele gündemdeki sıcaklığını korumaktadır. Konu Meclis gündemine de getirildi. Sayın Cumhurbaşkanı şöyle bir açıklama yaptı: ‘Erken emekliliği sosyal güvenlik sistemimizde tasvip etmiyoruz. Biz ekonomide kurtuluş savaşı verdiğimiz dönemde böyle bir yükü ülkemizin sırtına bindirmeye hakkımız var mı diye soruyorum.’

Bizim bu konuda tavrımız net; ne devleti zarara uğratılmalı, ne de vatandaş mağdur edilmelidir. Lakin ekonomik bir savaş veriyoruz bahanesinin arkasına sığınanlara şunu hatırlatmak istiyorum: Vatandaşa gelince verilen ekonomik savaş, Külliyenin masraflarını arttırmaya gelince neden biranda ortadan kayboluyor. Mesela orta vadeli planda ödeneği en fazla artan kalem cumhurbaşkanlığıdır. 2018'de 845 milyon lira olan ödenek 2019'da tam 3 katına, 2.8 milyar liraya çıkarılıyor. Bu ekonomik savaşın yükünü neden sadece garibanlar, işçiler, memurlar, evine ekmek götürme derdinde olanlar çekiyor. Makam arabalarına, ejder meyveli içeceklere, lüks ve şatafata kaynak bulunabilirken, bugün vatandaşa kaynak yok. Ekonomik bir savaştayız demek doğru değildir. Bu ülkenin bir derdini, bir sıkıntısını yediden yetmişe herkes sırtlamaya hazırdır. Bu millet rahatından, gelirinden her şeyden taviz verir lakin ülkemizin selametinden taviz vermez. Fakat vatandaştan fedakarlık bekleyip israf ve şatafattan taviz vermeyenler bu durumun tarih ve vicdan önünde hesabını veremezler."