YAŞMAK ALMAK: Önceden köy yerlerinde gelinler ve üst yaş grubu bayanlar kendine na - mahrem olan bir erkek gördüğünde veya bir ortamda beraber oturmak zorunda kaldığında başındaki tülbentle yüzünün çene ve ağız kısmını kapatırdı. Köydeki tabiriyle yaşmak alırdı. Na-mahreme hassasiyet gösterip yaşmak alıp ta, diğer taraftan yanlış bir hareketi görülünce ağzı yaşmaklı (içten pazarlıklı, kendini iyi gösterip gerçekte öyle olmayan) denilirdi.

ERKEĞE YOL VERMEK: Eskiden köy yerlerinde kızlar, kadınlar sokakta karşıdan karşıya geçerken veya suya giderken önünden bir erkek geçecekse mutlaka beklerdi. Bu erkeğe saygının ifadesi sayılırdı. Şayet bu âdete uymayan bir genç kız veya kadın olursa ‘falanda saygı yok diye’ dedikodusu yapılırdı. Bunu duyan dedesi, babası kızına, hanımına gerekli tembihatı acilen yapardı.

BÜRÜK (ÇARŞAF): Eskiden köyden ilçeye gelirken kadınlar çantasında bürük (siyah örtü) getirirdi. Traktörden iner inmez hemen onu bürüğü giyinir, çarşı pazarda öyle dolaşırdı. Köylü kadınlar siyah bürük giyinirken, şehirli kadınlar beyaz- gri karışımı bürük giyerek çarşıya çıkardı. Sonraları pardösüler çıktı. Genç bayanlar bunu tek tük giymeye başlayınca, ayıplayanlar bile olurdu. Şimdilerde annemizin, ebemizin giydiği bürüklerde tarih oldu.

PAÇA: Önceden köy yerlerinde yaşlı teyzeler özel olarak kendilerinin tezgâhta dokuduğu bezden dikilen paça giyerdi. Paça geniş olarak dikilir ve ayakucu bel lastiği ile boğulurdu.

MANDİK: Önceden köylerde basma kumaştan dikilen (paçanın kumaşlı hali) ve genelde orta yaştaki bayanların giydiği bir alt giysi türüdür.

PİJAMA: Önceden köylerde genç kızların ve gelinlerin giydiği ayakuçlarının lastikle boğumlu olmadığı alt giysi türüdür. Pijamanın üzerine ayrıca pistan giyilirdi. Pistansız pijama giyilmesi uygun görülmezdi.

FİSTAN: Basmadan dikilen ve pijama üzerine giyilen boydan elbise türüdür. Genelde allı çiçeklidir.(Zamanı evvelde köyden bir vatandaş karısıyla beraber, İstanbul’da üst kademede görev yapan oğlunun yanına ziyarete gider. Gelininin doğum günü olduğu için akşam gelirken oğlu bir buket çiçek getirmiştir. Bunu gören kayınvalide kocasına dönerek: 'LAN HERİF BU KADAR OLDU DA BANA Bİ ÇİÇEK ALMADIN' deyince, adamcağızda: ‘Karı otu ne yapacan, ondan köyde çok. Ben sana boydan çiçekli fistan aldım’’ der.

ABICA: Köy yerlerinde amca yerine kullanılır. Edebiyatçı olan bir belediye başkanımız ‘amcanın aslı abıcadır’ diye halen bu şekilde kullanıyormuş. Tebrik ediyorum. Keşke özümüzü unutmasak…

BİR ŞEY DİYEMİYORUM BABA!

Köyden gelince şehre,

Sanki gölden düştüm nehre,

Zorla sokuyorlar insanı küfre,

Bir şey diyemiyorum baba!

Kimse kimseye hatır sormuyor,

Selam veriyorum yarısı almıyor,

Vallahi köyümüz gibi olmuyor,

Bir şey diyemiyorum baba!

Seksen bir İl’den insanlar gelmiş,

Apartmanları görsen iç içe girmiş

Öhö… Desem rahatsızlık verirmiş,

Bir şey diyemiyorum baba!

İçtiğimiz su para, gittiğimiz kenef para

Yürüsek te maaşın yarısı gidiyor yine yola,

Aklım ermiyor nasıl geçiniyor fakir fukara

Bir şey diyemiyorum baba!

Eşimizi, dostumuzu unutturuyorlar,

Hanımlar bize çocuk avutturuyorlar,

Köyden daha iyi diye yutturuyorlar,

Bir şey diyemiyorum baba!

Köyde yürüyerek giderdik okula,

Şimdi servis götürüyor uzağa yakına

Yine de mutlu değil çocuklar bu bakıma,

Bir şey diyemiyorum baba!

Eskiden bağdan, bahçeden bıkardık,

Şimdi soğan dikmek için, iki saksı aldık

Anlayacağın, toprağa muhtaç kaldık,

Bir şey diyemiyorum baba!

Şehirden gelenler köyümüzü beğenmezdi,

‘Öf- püf çok kokuyor’ diyerek ahıra girmezdi,

Bebeleri evde kaplumbağa besliyorlar şimdi,

Bir şey diyemiyorum baba!