Hitit Üniversitesi'nde Biyolojik Çeşitlilik Uygulama ve Araştırma Merkezi kuruldu. Biyolojik Çeşitlilik Uygulama ve Araştırma Merkezi ile birlikte üniversite bünyesindeki uygulama ve araştırma merkezi sayısı da 18’e ulaştı.

Hitit Üniversitesi Rektörlüğü’nden yapılan açıklamada, üniversitelerden bilgi üretmek ve toplumsal refaha katkı sağlamasının beklendiğini ifade edilerek, modern üniversite kavramının, işte bu temel üzerine inşa edildiğini kaydedildi.

Üniversitelerin ve üniversitelerde kurulan uygulama ve araştırma merkezlerinin kuruluş amaçlarının, toplumsal ihtiyaçları ve sorunları belirleme ve bu doğrultuda çözümler üretmek olduğunun belirtildiği açıklamada, üniversitelerde uygulama ve araştırma merkezleri kurulurken, öncelikle bu merkezlerin bulundukları bölgedeki sorunlara çözüm üretmelerinin hedeflendiği belirtildi.

Uygulama ve araştırma merkezlerinin, üniversite ile çevresi arasındaki sınırları daha belirsiz hale getirerek, üniversite ile yerel toplum arasında bir köprü vazifesi gördüğünün anlatıldığı açıklamada, mygulama ve araştırma merkezlerinin, bir arada çalışan ve aynı ilgiyi paylaşan araştırmacıları bir araya getirdiğini bunun yanında, araştırmalara dâhil olan farklı disiplinlerden araştırmacıların da bir araya gelme imkânı bulduğunu kaydedildi.

Üniversitede son kurulan merkezin, Biyolojik Çeşitlilik Uygulama ve Araştırma Merkezi olduğunun ifade edildiği açıklamada, biyolojik çeşitlilik, bir bölgedeki genlerin, bu genleri taşıyan türlerin, bu türleri barındıran ekosistemlerin ve bunları birbirine bağlayan ekolojik süreçlerin bir bütünü olduğu son yıllarda aşırı nüfus artışının insanoğlunun gereksinimlerinin artmasına, dolayısıyla biyolojik çeşitliliğin kaybına neden olduğu, bu tahribatın gözle görünür

derecelere ulaşması ile biyolojik çeşitliliğin korunması yönünde önemli adımlar atıldığı vurgulandı.

Hitit Üniversitesi Rektörlüğü’nden yapılan açıklamada şöyle denildi:

“Ülkemizin üç farklı fito-coğrafik bölgenin etkisinde olması, farklı vejetasyonların ve farklı iklimsel örüntülerin oluşmasına ve dolayısıyla biyolojik çeşitliliğin de benzer enlemlerdeki coğrafik alanlara göre oldukça zengin olmasına neden olmuştur. Türkiye’nin bu zengin biyolojik çeşitliliğini korumak ve sürdürülebilir kalkınma için araştırma merkezleri, tanıtım ofisleri, eğitim ofisleri, kamu kurum ve kuruluşları gibi birçok alanda faaliyet gösteren bilimsel çalışmaları güçlendirmek gerekmektedir.

Geleceğin en büyük sorunları haline gelen halk sağlığı, sürdürülebilir tarımsal kalkınma ve enerji kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı tamamen biyolojik çeşitliliğin konuları ile ilgilidir. Dolayısıyla biyolojik çeşitliliğin ortaya konulması ve sürdürülebilir kullanımı gelecek nesiller için oldukça önemlidir.

Geleceğimiz için en önemli değerlerden birisinin korunmasına ve sürdürülebilir olmasına yönelik bilimsel alt yapıya sahip araştırma ve uygulama merkezlerinin eksikliği, hissedilir derecelere ulaşmıştır. Çorum ilinin de iki farklı fito-coğrafik bölge etkisi altında olması, biyolojik zenginlikleri beraberinde getirmiştir. Biyolojik zenginliklerimize sahip çıkan bir üniversite olarak açılan bu merkez sayesinde gelecekte planlanan biyolojik çeşitlilik müzesi için bir zemin oluşturması, iki farklı coğrafi bölgeyi kapsayan Çorum’un zengin biyolojik çeşitliliğinin ortaya çıkartılması, Obruk ve Kargı Barajı'nın su ürünleri açısından değerlendirilmesi ve sürdürülebilir hale getirilmesi, Osmancık ve Kargı ilçeleri gibi gizli kalmış doğal güzelliklerin ve biyolojik çeşitliliğin ortaya çıkarılması mümkün olabilecektir.”